Remzi Akbaş'ın "Zaman doldu" başlıklı köşe yazısı

Karasu Belediyesi tarafından yapılan girişimler sonucu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayı ile Karasu Sahili "Riskli Alan" ilan edilmiş ve karar Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.

Bu karar üzerine riskli alan içinde kalan tüm yapıların yıkılması ve arsa sahiplerinin Camitepe Mahallesi’nde ayrılmış olan arsalarla takası gündeme gelmişti.

Ancak yaz sezonu başında yıkım işlemlerinin yapılması bazı sakıncalar getireceği düşüncesiyle yaklaşık 40 civarında yapının yıkılmasına yönelik verilen süre 15 Eylül tarihine ötelenmişti.

Bu aşamada geçtiğimiz günlerde,

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın hazırladığı, “Arazi ve Arsa Düzenlemeleri Hakkında Yönetmelik Değişikliği” Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Değişiklikle birlikte vatandaşların kamu hizmet alanı içinde kalan ve yapılaşma hakkı verilmeyen hakları, imar planı kararıyla belirlenen alanlara aktarılabilecek. Bu kararla riskli alan ilan edilen Karasu sahilindeki yapı ve arsaların da önü açılmış oldu.

Süre doldu ama sahil kıyısında yani riskli alan ilan edilen lokasyonda bulunan yapı sahiplerinin henüz yıkım yapmadığı ancak tedirgin bekleyiş içinde olduklarını görüyoruz. Muhtemelen resmi tahliye tebliğini bekliyorlar.

Bu arada Eylül ayı Karasu Belediye Meclis Toplantısı'nda CHP Meclis Üyesi Mithat Kandil gündem dışı söz alarak Başkan İshak Sarı’ya bu konuyu sormuş yanıtı şöyle olmuştu:

“Yıkımla ilgili tebligatlar başlayacak. Vatandaşa elektronikle tebliğ edilecek. 15 Eylül’den itibaren yapılar kaldırılmaya başlanacak. Bu kış, bu iş halledilecek. Sahilde yapıları bulunan vatandaşlar boşuna beklemesinler. Çünkü sahil şeridi, afet alanı yani riskli alan ilan edildi. Konuyla alakalı bakanlıktan bir heyet Karasu’ya gelecek. Karasu Belediye hizmet binasında bir ofis tahsis edeceğiz. Arsa takası konusunda da bakanlık yetkilileri vatandaşla birebir görüşecek.”

Tamam da, takas işlemine konu arsaların bulunduğu Camitepe Mahallesi’nde ayrılan lokasyonda altyapı henüz tamamlanmadan Karasu sahilindeki yapıların yıkılması büyük mağduriyet yaratmayacak mı?

Konutu, işyeri olan hak sahipleri binasını söküp nereye yerleşecek? Üstelik bu hemen yapılacak bir iş değil.

Ayrıca bu yapıların birçoğu ruhsata aykırı ilaveler yapılmış olması itibarıyla değer tespit işlemleriyle hak sahiplerinin maddi kayıplarını nasıl karşılayacak?

Yapı sahiplerine ait yapıların kamulaştırılması ve arsalarının takasına yönelik henüz bir mutabakat zaptı da imzalanmış değil. Bu nasıl olacak? Yüzlerce arsa sahiplerini belediyeye mi toplayacaksınız? Çoğu başka illerde veya yurtdışında bulunan arsa sahiplerini belediyeye nasıl çağırıp mutabakat imzalatacaksınız? Gelemeyenler ya da kendisine ulaşılamayanlarla mutabakat imzalanmazsa ne olacak?

Tabi bütün bu sorunlar merak ediliyor.

Kaldı ki takas yapılacak lokasyonun altyapısı da hazır değil. Açıkçası bu iş bana kolay gelmiyor. Öyle 3-5 ayda çözülmesi de mümkün görünmüyor.

Sahilin yapı kirliliğinden kurtarılması elbette kamuoyu tarafından da destekleniyor. Ancak 12 km'lik alanın "temizlenmesi" tarafları mağdur etmeyecek şekilde yapılmalı. Yoksa sorunun daha da büyüme olasılığı artacaktır.