Geçen hafta köşe yazımın başında belirttiğim gibi aslında başka bir konu üzerine köşe yazmıştım. Lakin gelen acı haber sonrası yazımı değiştirmiştim. Bu hafta da gelen başka bir acı haber hepimizi yıktı geçti. Karasu çok iyi bir evladını, çok değerli bir gencini ebediyete uğurladı. Kıymetli dostum, arkadaşım Ülkü Ocakları Karasu ilçe başkanımız Mehmet Hocaoğlu’nu elim bir trafik kazası sonrası toprağa verdik. Ne kadar çok değerli biri olduğunu ve seveni olduğunu cenazesine bakarak anlayabiliriz. Çok, çok üzgünüz. Allah mekanını cennet eylesin. Geride kalan ailesine ve tüm sevenlerine baş sağlığı ve sabırlar dilerim.

Geçtiğimiz haftaki yazım 15 Temmuz üzerineydi. O karanlık ve hain gecenin üzerinden 6 yıl geçti. Ülkemizi bir kangren gibi sarıp kuşatan hain örgütün gerçek yüzünü açıkça ve alenen inanmayanlara gösterdiği o karanlık gece. Hoş, bir inanmış altın nesil var ki onlar hala daha inanmamakta, hala daha hoca efendi, hoca efendi diye ayak yalamaya devam etmektedirler. Ömürleri boyunca da layık oldukları işte bu ayaklar altıdır. Gerçekleri görmeyen ya da gerçekleri bildiği halde bizim yolumuz bu diye ihanete devam eden fetöcülere karşı sakın en ufak iltimas göstermeyin. Çünkü onlar Dünya tarihinin en tehlikeli örgütünün mensupları. Birazcık zayıf karakteri olan varsa hemen etkileri altına alırlar ve her istediklerini yaptırırlar. Bu sebeple bu örgüte ve örgütün başı iblise koşulsuz inanlara sakın inanmayın. Her durumda ve muhabbette amaçları ve arzuları isyan ve karışıklık. Çoğu da örgütün aslında neler yaptığını ve amaçlarını çok iyi biliyorlar. Örgütün kumpaslarını, sahtekarlıklarını, cinayetlerini. Ama öyle inanmış ve yetiştirilmişler ki asla kendilerini ve hocalarını suçlamazlar. Hatta öyle nefret dolu bir örgüttür ki hoca efendileri için hoca efendilerini bile satarlar. Taptıklarını satarlar. Bırakın hiç tanımadıkları eş dostlarını, kendi cemaatleri için anne babalarını, kardeşlerini, çocuklarını bile tanımazlar. Amaçları bellidir. Yolları bellidir. Gerçekleri görmezler ya da gerçekleri bilip o gerçeklerin operasyon eli olurlar. Mesela hep 15 Temmuz akşamından, şehitlerinden bahsederek konuları hep çarpıtır başka yönlere çekerler. Ya da Ergenokon, kumpas davaları hassas noktalarıdır. Ya da belli başlı cinayetler. Memleketi karıştırmak için her yol mübahtır onlar için. Mesela Muhsin Yazıcıoğlu. Hala daha kara kutu bu cinayet. Niye kara kutu peki? Tornavidacı Feridun çaldı da ondan? Kim bu tornavidacı Feridun?

30 Kasım 2007. Yaşı yetenler bilecektir. Isparta uçak kazası. Cumhuriyet tarihinin bir kara kutusu daha. Dışardan bakınca normal bir uçak kazası. Tepeye çarpmış. Ama içine girince, nereyi tutsanız elinizde kalacak. Pilotlardan uçak elektroniğine, rotadan uydu sistemlerine her yeri karanlık bir olay. Tabi bir de yolcular var. Uçağın içerisinde 6 Türk bilim insanı. Başlarında da Prof. Dr. Engin Arık. Az çok gündemi takip edenler veya meraklıları rahmetli bilim kadınımızın neyle uğraştığını bilirlerdi. Ama ben bilmeyenler için onun şu sözlerini paylaşayım. Arık “Bu yeni projemiz tamamen enerji üretmek için yapılmış bir proje. Bir de üstüne üstlük Türkiye’nin Toryum yatakları, hemen hemen en zengin yataklar. Yani Türkiye enerji ihtiyacını senede 50 ton toryum ile sağlayabilir. Buna mukabil 1 ton toryumu enerjiye dönüştürdüğünüzde elde ettiğiniz enerji ile 1 MİLYON TON petrolün enerjisiyle eş değer.” İşte bu bilim insanımızın bulunduğu uçaktı bu uçak. %99 düşürüldüğü birçok bilim adamı tarafından dile getirilse de kısık ses olarak kaldı. Peki ne alaka Muhsin Yazıcıoğlu ve Isparta uçak kazası? Bu tornavidacı Feridun (gerçek ismi Feridun Seren) Isparta uçak kazasında da kaza kırım ekibinin başında ki adam. Tesadüf odur ki Isparta’da düşen uçağın da kara kutusu bozuk çıktı. Bu arada şunu da hatırlatayım Isparta Uçak kazasında da enkaza geç ulaşıldı. Bu da başka bir tesadüf. Yani geçmişte neye, hangi olaya, hangi skandala baksak altından muhakkak fetö bağlantısı çıkıyor. Amaçları tamamen ülkenin düzenini bozmak. Geleceğini karartmak. Ülkeyi güçsüzleştirip, zayıf ve muhtaç bir ülke olarak yaşamasını sağlamak. Fetö ve pkk konusunda yazmaya devam edeceğim. Belli ki gerçekten unutkanlık denen hastalık pandemi seviyesine çıktı ülkemizde. Bazı olayları ve kişileri, örgütleri, onların amaçlarını çok çabuk unutmuşuz. Hatırlamakta fayda vardır.

ÖLMEYELİM, ERKENDEN ÖNLEM ALALIM

İlçemiz bayram haftasında açıklanan rakamlara göre 1 milyon kişiye ev sahipliği yaptı. Turizm anlamında güzel bir rakam. Ayrıca çok büyük asayiş sıkıntısı olmaması ve ilçemizin bu sayıyı kaldırma başarısı göstermesi de bir başarı. Ama bir konu var ki buradan yazarak yetkililere seslenmek istedim. Sakarya Karasu arası karayolu belli noktalarda çok büyük tehlike arz etmekte. Bunlardan biri de Adatepe (Eski Hara, yeni ÇEKOK) sapağı. Burası birçok köyün sapağı konumunda. Her iki istikamette uzun bir düzlükten oluştuğu için aşırı hız üssü adeta. Burada köy yolundan çıkış tarafında büyük sıkıntı ve sorunlar yaşanıyor. Ayrıca özellikle gece vakti karanlıkla birlikte aşırı tehlike noktasına dönüyor burası. Burada yapılacak bir düzenleme birçok canı kurtarabilir. Bir akıllı kavşak veya akıllı trafik ışığı ve aydınlatma ile birlikte birçok canı kurtarabiliriz. Bunu yazan ben bu yolu ayda çok kez kullanan biriyim. Hatta bir gece kaza ile burun buruna kalan da biriyim. Buraya aydınlatma ve akıllı bir sistem zaruri bir ihtiyaçtır. Yöneticilerimizden önemle rica ediyoruz.