Birebir denk geldiğim durumlardan biri olan; ‘yaramaz çocuk’ konusuna değinmek istiyorum. Bazı ebeveynlerin tabiriyle düz duvara tırmanan, düzeni bozan, duvarları çizen, sesler çıkaran, üstünü kirleten, arkadaşlarıyla sürekli kavga eden çocuklara genel tabiriyle ‘yaramaz’ etiketi yapıştırılmaktadır.

Ebeveynlerin bu tutumuna çevresinde ki komşular ve öğretmenlerde eklenince çocuklar için durum hepten karışmaktadır. Bir çocuğa ‘yaramaz’ etiketini yapıştırmak gerçekten de bu kadar kolay mıdır?
Bir de şöyle düşünmek gerekmez mi: Belki de her davranışın arkasında ihtiyaçlar hiyerarşisi vardır? Ya da çocuklar ihtiyaçlarının sinyallerini bu şekilde vermektedir.
Bir çocuğa ‘yaramaz’ etiketinden önce o çocukla ilişki kurulmalıdır. Bu ilişki içerisinde çocuğun davranışlarının arkasında ki asıl sebep ortaya çıkarılmalı ve bu sebebin kaynağına ilişkin yaklaşımlar sergilenmelidir.

Belki de yaramaz olarak etiketlenen o çocukların davranışları, ebeveyn ve arkadaş çevresi tarafından ortaya çıkmaktadır. Ebeveynler ya da çevresinde etkileşimde bulunduğu insanlar çocuğun ihtiyaçlarını anlayamadığı için iletişim kuramadığından dolayı çocuk agresifleşiyor ve ya donarak tepkisini belli ediyor.

Çocukların davranış sorunlarının en önemli kaynağı, çocuklarla iletişim kurabilmektir. Önemli olan çocuklara iyi bakabilmektir amaç sadece çocuğun ihtiyacını gidermek olmamalıdır, şefkat için de çocuğa iyi bakılmalıdır. Çocuklar için aile ve aile içi beraberlik çok önemlidir. Aileye ihtiyacı olan çocuğun aynı zamanda güvene de ihtiyacı vardır.

Çocuk ‘yanımda güvendesin ’ mesajını daima hissetmelidir. Göz temasını mutlaka kurmalısınız, çocuklarınıza dokunun ve hissedin. Çocuğunuzla ilgilenin, ona sevginizi gösterin, zaman ayırın ve zaman zaman çocuğa ailesi için değerli olduğunu telaffuz edin. Çocuğu zorlamadan, eleştirmeden, doğruya ve cesarete yönlendirme yapın. Her çocuk aynı dilden aynı anlamı çıkaramayabilir, en iyi öğrenme stilini çocuğun deneyimleyerek bulmasına olanak verin.
Aslında bakıldığında, ‘yaramaz çocuk’ yerine ‘istenmeyen davranışın’ olduğunu görmek çok da zor değildir. Böyle durumlarda davranışın arkasında mutlaka bir neden vardır ve önemli olan bu nedeni bulup sevgiyle bu nedenin üstesinden gelmektir.

Çocuklar yetişkinler gibi ihtiyaçlarını erteleyemezler. Dikkat çekmek isteyen çocuğun ilk olarak ihtiyacı olan şeyin ne olduğuna bakılmalıdır. İlgili mi istiyor, aç mı ya da ilişki mi kurmaya çalışıyor? Bunlara ek çocuk direnmeye ve inatlaşmaya başlayacaktır, fakat bu durumlara engel olmak çocukla iletişim içerisinde olmak kadar kolaydır.

Bazen çocuklar için kuralları anlamak kolay olmaz, örneğin duvara resim yapan çocuk, bu davranışın yapılmaması gerektiğini anlayacak yaşta olmayabilir. Bazen çocuklar yerinde duramaz ve kendini yerden yere atarken, bazıları ise donarak ve hiç hareket etmeden tepkilerini gösterebilir, böyle çocuklar sakinleşme becerini henüz kazanamamıştır. Çocukken ilkel ve duygusal beyin kullanılırken, yetişkinlikte beynin daha farklı bölgeleri kullanılır. Çocuklara sakinleşme becerini kazandıracak olan ebeveynlerinin tutum ve davranışlarıdır.

Yaramaz çocuk deyip, çocuğa etiket yapıştırmak yerine sorunlarının kaynağına inerek ve iletişimi güçlü tutarak hayatı paylaştığınızda ‘yaramaz çocuk’ etiketi ortadan kalacaktır.