İçimde yitirdim seni, günler geçer saatler sayılır ve elbette her şair alışır…

Kıyısızlaştım sana ben, umurunda bilmem ama bütün kuşlarımda ölümün can yorgunu var hem ben onları sensizliğin ile eğittim ve uçmanın özgürlük değil esaret olduğu gibi…

Şarkılara sığındım her gün, kalbimi ezan ile dualar doldurdum...

Saçlarımı bir adam uğruna kestim. Kaybettim bütün zihnimdekileri saçlarım kesildikçe sende içimde kıyısızlaştın, hadi güzel günler için şiirler oku derim ve hep kendim kaçabildim.

Ben en iyisi yine Cemal Süreya’ya gideyim. Hangi şiir hangi anısı veya hangi vedası bana iyi gelir bilmem ama benim senden gitmem gerek güzel adam…

Gün gün içimde hissizleşiyorsun belki denk gelsek seni harbi harbi hiçe sayabilirim. Zaten Aklımda ne o ses tonun var ne de şiirlerimde kokun ama sadece adın kalabildi belki de oda son yaprak…

En sevdiğim saate kuşluk vakti derler ama desenize en güzeli namaz saati diye… Ben seni anlatmaktan vazgeçtim sığamaz oldun içime, gözlerime…

Unuttun mu ki her şair ölümden sonra sığar kalplere, ve hayat insanı hep konuştukları, yazdıkları ve sustukları ile yargılar.

Zaten herkes büyüdüğü sokakların gölgesini taşır…

Hangi şarkı amaçsız hangi şiir kefaretsiz ki güzel adam sen benim için bir deli kefaret oldun. Kuşlar hep bekler ama ya kör olurlar ya da vefasız sen artık beklenmeyeceksin çünkü kuşlarım öldü benim…

Hiçbir yaşadığımız tesadüf değil arkadaşlar bunu unutmayın ve size veda etmeyen insanları asla hoş görmeyin. Vedayı bilmeyen insanlar her daim önemsizleşir ve hep kayboluverir…

Yine güzel adam mı dediğiniz duyar gibiyim...