Aybüke Yıldız'ın "Saçlarım şiir kokuyor" başlıklı köşe yazısı

Çabam tükendikten sonra kimse kalbimde kalamaz. Hep koşan, iyileştiren, anlayan ya da dinleyen oldum ama hiç dinlenen, anlaşılan hatta kalbi iyileşen olamadım. Belki de benim kalbim kötüydü ama ben bunu hissede hissede yapmaya karar verdim. En azından O kötülüğü zevk alarak yapmalıyım. Yalancı dostlar edindiğim için kendimden özür dilerim yeterince fazla değer vermişim oysa ben çok güzel severdim. Anlardım.

Kalbi kırılan benim ama olsun bu da geçer hangi dost kazığı unutulmaz ki. Kimin ile kahve tüketsem hep hançer sırtımda o yüzden kimse ile kahve içmeyeceğim. Tabi sevdiğim güzel adam ile daha kahve içemeden kalbimi paramparça etti o ayrı,

Kaybetmekte bir eylemdir ben kaybeden şairlerdenim hem ne konuşmaya ne de anlaşılmaya mecalim var.

İnsan içine karışmak, insan sesi duymak hepsi bana yabancı ve kalbim ona odaklı değil sadece işe gitmek zorundayım ve gidiyorum hepsi bu.

Ölüm her an yanımızda.

Kalbim yeterince tükendi. İnanmak elbette yorucu kimseyi istemiyorum. Neden kurudu kalbim?

Kalbinizi tüketenleri hayatınızdan atın.

Şiir kokuyor saçlarım.

Dünya alkışlıyor zorba insanları ve alkış sesleri kör vicdanlarına hem bir nebzede olsa o iğrenç kalplerini çöplükten kurtarmak istiyorum.

Kitap okuyun, kendiniz sevin…

Özgüven kendine saygısı olan insanlara yüklenmiş bir eylemdir.