İlla sığmalı kelimeler koca suretlerin cebine…

Ve hayat devam eder, bla bla bla falan falan filan her şeyi biriktiriyorsun. O uçurtma parmaklarının ucunda be…

Şiirlerim elbette yine sen kokuyor hem ben seni çok güzel sevdim nasıl mı? şiirlerime iliştirerek. İçimde şarkılar gülüşüyor kalbim dans ediyor, elbette anlatıyorum sağ şiirime ve sol şiirime en çokta kendime seni nasıl özlediğimi.

Yine çok çiçekli böcekli oldu gibi değil mi bunca kelimeli bir ziyafet. Hem ziyafet demişken zarafetsiz bir dünya doğuyor sanki…

Yarım yamalak yaşıyoruz hayatı ve elbette şiirler bitiyor ama yeniden yeniden kaleme alınıyor.

Daha onca unuttuğum şiirler var, hissettiğim, korktuğum hatta ağladıklarım ve kaybolan gölgem hepsi içimde savaştığım bir bendi ve onların tek derdi şiir olabilmekti. Ta ki ansızca içimde unutulmadan önce şimdi sadece kıyısızca savaşmak gerekti…

Elbette geçer şiirler rüyalardan, hem şiirler sabır edenlerin bir dilidir. Şiirleri bilmeyen adam ise güzel sevemez ki ve dünya zaten sevmeyi bilmeyen aciz adamlar ile dolu azizem…

Her şey güzel ya da çirkin olma çabası içerisinde ve kim ne derse desin dünya karmakarışık dönüyor ve hep iyi kötü, güzel çirkin, zengin fakir ve kadın erkek olmak üzere ikiye bölünüyor hem de vahşice…

Hayatta kaybeden insanları yazarsın ve kazananları alkışlarsın bu hayatın bir kuralı her zaman kral kazanır ve soytarı kaybeder bunu üstü kapalı bile hissettiriyoruz her zaman her yerde…

İnsan kalbini unutmamalı, kıyısızca büyümemeli…