Remzi Akbaş'ın "Sağduyu kazandı" başlıklı köşe yazısı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nde, 1972’den sonra ilk kez bir genel başkan kurultay seçimini kaybetti. Artık ana muhalefet partisinde yeni bir dönem başlıyor.

Perşembe'nin geleceği Çarşamba'dan belliydi zaten...

Değişim rüzgarının adımı esasen 14-28 Mayıs tarihlerinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra atılmıştı.

Millet ittifaklarının bileşenleri tarafından Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu süreçte yeterli performansı gösteremedi ve ikinci tura kalmasına rağmen kazanamadı.

Kaybettikten sonra çok eleştiriler aldı. Eleştirilerin birçoğu haklı olmakla birlikte haksız eleştirilere de uğradı.

13 yıllık süreçte CHP Genel Başkanı olarak girdiği Genel seçimler, Belediye seçimleri, Cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa değişikliği ve referandumlar olmak üzere girdiği 10 seçimin 9'unda yenilgiyle ayrıldı. Bu seçimler ise sırasıyla şu şekilde;

-12 Eylül 2010 Anayasa Referandumu

-12 Haziran 2011 Genel Seçimler

-30 Mart 2014 Yerel Seçimler

-10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri

- 1 Kasım 2015 Erken Genel Seçim

- 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu

- 24 Haziran 2018 Genel Milletvekili ve Cumhurbaşkanlık seçimi

- 14 Mayıs 2023 Erken Genel Seçimler ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi

- 28 Mayıs 2023 tekrarlanan Cumhurbaşkanlığı 2.tur seçimi

7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde başarılı olunsa da hükümet kurulamaması üzerine 5 ay sonraki tekrarında başarısız kaldı.

Hakkını teslim edelim; en büyük başarısı 31 Mart 2019 Yerel seçimlerinde özellikle AK Parti'nin elinde bulunan İstanbul ve Ankara gibi metropol şehirlerin CHP'nin eline geçmesidir.

Burada sergilediği strateji milliyetçi kökenden gelen Mansur Yavaş ile Ankara'yı, Sosyal Demokrat, Muhafazar ve Milliyetçi kimlikli Ekrem İmamoğlu ile İstanbul'u alarak AK Parti'ye büyük darbe vurdu.

Ancak geçen süreçlerde bu rüzgar 24 Haziran 2018'de Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiği Muharrem İnce ve parti içi muhalefetin yarışıyla yara aldı.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın (tabirimi mazur görsün), "Siyasi oyuncağı" oldu. Adına taktığı "Bay Kemal" sloganı yerini "Bay Bay Kemal" aldı.

Sert muhalefet yerine daha ılımlı muhalefet lideri olarak görüntü verdi.

14 ve 28 Mayıs tarihli son seçimler artık bardağı taşıran damlalar oldu.

Belediye seçimlerinde çok iyi strateji uygulayan Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlık seçiminde kendisini bağlayıcı kıldı. Bu tavır hem parti içi hem de ittifak bileşenleri tarafından zoraki kabul gördü.

AK Parti'nin Cumhurbaşkanı adayı olarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermek istemeyen benim bildiğim (daha önce Sayın Erdoğan'a oy vermiş) çok sayıda Ak parti ve MHP üyesi veya taraftarı Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday olması nedeniyle yeniden Erdoğan'ı tercih etti.

İşte bütün bu gelişmeler yukarıda da belirttiğim gibi "Perşembe'nin geleceği Çarşamba'dan belliydi" sözünü haklı kıldı.

4 Kasım'da yapılan CHP Olağan Genel Kurultayı'nda Kemal Kılıçdaroğlu'nun liderlik saltanatı rakibi Özgür Özel'e karşı yenilgiyle sonlandı. İlk turda 2 oy farkla liderliğini ilan edememiş olan Özel, ikinci turda 1366 delegenin 812'sinin oyunu alarak CHP'nin yeni 8.Genel Başkanı oldu.

CHP'de bir değişime, dönüşüme, yenilenmeye gereksinim vardı ve bu gerçekleşti.

Keşke aynı değişim diğer partilerin içinde de yaşansa...

Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ikinci 100.yılında yeni yüzlerle girmek çok şeyleri değiştirecektir. CHP'nin seçiminde sağduyu kazandı.

Önemli olan koltuklar değil, Türkiye'nin geleceğidir!