Sakarya İli sınırları içerisinde bulunan Karasu ve Kocaali İlçeleri, son yıllarda yükselen bir turizm grafiğine sahiptir. Ancak ne yazık ki, yöre halkı ve idarecileri, bir geçim kaynağı haline gelen turizme malzeme olarak daima doğal güzellikleri ön plana çıkarmış, bölgenin zengin tarihi ve kültürel dokusunu doğal güzelliklerle sentezlemeyi tercih etmemiştir.

 

Maden Deresi’nde, Osmanlı Devleti’nin en büyük maden şirketlerinden biri kurulmuştur. Maden,  Cumhuriyet’in ilk dönemlerinden itibaren öksüz ve yetim bırakılmış, tarihi ve kültürel dokusu tamamen kaybedilmiştir. Şüphesiz bu durum, Karasu ve Kocaali bölgesi için son derece olumsuz bir vaka olmasına karşın bu yönde bir eksiklik hissedilmemiştir.

 

 

Geçen hafta, yaklaşık 120 yıl önce kurulan Karasu Osmanlı Madenleri Anonim Şirketi'nin kuruluşundan 1908'e kadar olan serüvenini kısaca ele almıştık. Gerçek adının Karasu Deresi ve Karasu Osmanlı Madenleri A.Ş. olduğunu ifade etmiştik. Bu konuyu ele almanın sebeplerinden biri de Maden Deresi hakkında anlatılan gerçek dışı hikayelerdir.

 

Yöre halkı, Maden Deresi'nde kurulan fabrikada Fransızların altın çıkardığından bahseder. Fabrikanın İngilizlere, Fransızlara hatta Yahudilere ait olduğu söylenir. Ancak, Osmanlı arşiv belgeleri incelendiğinde durumun hiç de böyle olmadığı görülmektedir.

 

23 Ocak 1910 tarihli şirket nizamnamesinin 1. maddesinde, "Şirket-i mezkûre tabîiyyeti Osmanlı hâizdir." ifadesinden, bu şirketin Osmanlı mülkü olduğu aşikardır. Sadece şirketin hissedarları arasında bazı Osmanlı vatandaşı gayrimüslimler göze çarpmaktadır. 1910-1911 yıllarında şirkete ait maden arama ruhsatları İtalyan ve Fransız taşeron şirketlerine verilmiştir.

 

Bir ikinci mesele ise buradan hangi madenin çıkarıldığıdır. Yerel efsanelere göre bölgeden altın çıkarılmış ve hatta Fransızlar ve İngilizler, kaçarken altınları muhtelif yerelere gömmüşlerdir. Bu anlatılanların gerçeği yansıtmadığı, buradan sadece simli kurşun ve çinko çıkarıldığı görülmektedir.

 

 

Bir belgede, çinko içinde parlak bir madde tespit edilmiş, incelenmek üzere İstanbul'a gönderilmiş ve içinde az miktarda gümüş tespit edilmiştir. Gümüş miktarı çok az olduğu için işlenmesine gerek dahi duyulmamıştır.

 

Toprak içindeki kurşun ve çinko madenleri, günümüzde üzerinde piknik yapılan fabrika kalıntısında topraktan arındırılmıştır. Daha sonra işlenmek üzere dere boyundan sahile taşınmış ve Haralambo İskelesi’nden İstanbul’a gönderilmiştir.

 

(DEVAMI HAFTAYA)