Yaşadığımız hastalık sürecinin zorluklarını hepimiz yaşıyoruz ve bu günleri en sağlıklı şekilde atlatmaya çalışıyoruz. Süreç dâhilinde bol bol sohbet etmeli, karşılıklı anlayış göstermeli ve mutlaka saygı ve sevgimizi kaybetmemeliyiz. Sürecin hassasiyetini birlik ve beraberliğimizin koruyacağına inancım sonsuz…

Hastalığın psikolojik etkisi maalesef ki çocuklar üzerinde daha ağır oluyor, çocukları bu süreçten uzaklaştırmanın bir yolu; bol bol kitap okumalarıdır. Çünkü kitaplar binlerce hikâyeyi binlerce kelime ve anlam ile birlikte aktarım yapar. Fakat kitaplar sihirli değnekler değildir, her sorunun çözümünü kitaptan beklemek de doğru değildir. Sadece bir kitap; okuyanı sabırlı ya da okuyanı ahlaklı yapamaz, lakin anlama becerilerini geliştirebilir, stresi azaltabilir ve daha geniş perspektiften bakmayı sağlayabilir.

Çocuğun kitabın içinde ki yenidünya ile tanışması, çocuğun yeni kelime öğrenmesi, hikâye algısının gelişmesi, olayların örüntüsünü kavraması gibi pek çok amaca hizmet eder. Okul öncesi çocukların kitap okumaktan ziyade dergi gibi görsel materyallerin kullanılması oldukça önemlidir. Yazılı ve ya resimli materyallerin kullanılması bağlam dışı dil edimine katkıda bulunur, böylece çocuk o an içinde bulunduğu dünya ve ortamdan farklı bir düşünce dünyasına yolculuk eder.

Aynı zamanda çocukların kitapla tanışması için okula başlaması beklenilmemelidir. Nereden anlayacak? Okuma bilmiyor ki! diye düşünmek bu gelişimi çocukların elinden alır. Bebeklik ve çocukluk döneminde görsel uyaranlar içeren yazılı materyallerin kullanımı hem dil hem de bilişsel gelişim için önemlidir. Bu aktarımın anne- baba tarafından çocuğa aktarılması sadece dil ve bilişsel gelişimi desteklemekle kalmaz aynı zamanda ebeveyn ve çocuk arasında sağlam ilişkinin temellerini sağlamlaştırır. Böylece bebeklikten itibaren ebeveynleriyle dikkatlerini aynı yere yönlendirmeyi deneyimlemeye başlarlar.

Kitap ya da dergi gibi materyallerin seçimi çocuğun yaşına göre yapılmalıdır. Örneğin yaşı gelmeden bilgisine sahip olmadığı bir şeyi öğrenmesi yaşının gereği çocuğa ağır gelebilir, kendiliğinden merak duygusuyla öğrenmesi gereken bilgiye vakıf olan çocuk iç dünyasında karmaşa yaşayabilir. Yaşa ve ilgi alanlarına göre seçim yapmak aynı zamanda ilgiyi arttıracaktır.

Peki, kitap ya da benzeri materyalleri sevmeyen, yazıyı okumak istemeyen ve ya direnç gösteren çocuklar için ne yapılmalı? Bu çocuklar için ortada herhangi bir kitap yokken de kitap okuyormuşçasına hikâyeler anlatmak ve hayal dünyasına dalmak mümkün. Bazen evde ki oyuncakları kullanarak bazen de zihinde bu tür aktivitelere yer vermek kitap okuma hevesini aşılayacaktır. Okuma yazmanın ilk adımı için mutlaka okuma yazma öncesi kitaplardan ses bilgisiyle farkındalığını hızlandırmak gerekir, aynı kitabın birden fazla şekilde okunduğunu düşünecek olursak sürekli duyduğu sesleri sembol karşılığı harflerle birleştirecek olan çocuk, ses bilgisini de öğrenmiş olacaktır, bu okuma yazmanın ilk adımıdır.

Kitap okumak kelime dağarcığını ve karmaşık dil yapılarını geliştirirken hafızaya da büyük katkı sağlamaktadır. Kitapta anlatılan hikâyenin karakterlerini, mekânı ve olay örüntüsünü bütün olarak hatırlar, böylece hafızaya pratik yaptırmış olur. Kitap okuyan çocuklar dış dünyada ilgisiz olan uyaranlardan sıyrılabilir ve okuduğu anlatımın sayesinde rahatlatıcı etkiyi hisseder. Başka insanların hayatlarını okumak kendi hayatımızda ki durumları anlamamızı sağlar.

Çocuklara okuma sevgisini aşılamak öğrenme isteklerini ömür boyu korumalarına yardımcı olur.

Sayısız faydası olan yazılı materyalleri mümkün olduğunca çocuklar için kullanmalı ve onların hayat rutinlerine yerleştirmeliyiz.