Hayatımız boyunca bir şeyleri beceremediğimizde ya tekrar denemeyi ya da pes etmeyi tercih ederiz. Peki, neye göre devam etmeli veya neye göre tamam demeliyiz?

Çocuğun bir şeyi becerememesi durumunda motive edici bazı cümleler kullanırız; ‘Ha gayret, biraz daha deneyebilirsin, biraz daha uğraşsan olacak’ gibi cümlelerle çocuğun devam etmesine vesile oluruz.

Bir kahve makinesi düşünelim, sabah rutininiz olan kahvenizi aldınız ve mis kokulu çektirdiğinizi öğüttünüz, kahveniz demleniyor. Kahve kokunuzu içinize çekerek keyifle yudumluyorsunuz. Başka bir gün çekirdeği koydunuz, düğmesine bastınız fakat hareket yok. Elektrikleri kontrol ettiniz lakin bir sorun yok, biraz kurcaladınız ve makinenin sadece 220 voltta çalıştığını öğrendiniz, yani elektrik voltajı yükseldiğinde ve ya düştüğünde sistem devre dışı kalıyor. Bu durumunda makine sadece ‘uygun olan akımla’ çalışıyor.

Tıpkı çocukların duygu ayrışımları gibi, eğer çocuk stresliyse veya korkuyorsa ya da öfkeliyse devre dışı oluyor, lakin çocuk sakin ise devrede oluyor. Çocuklar beceremediğinin baskısını hissettiğinde gerilir ve yapamadığı için endişelenir. Stresin yükselmesiyle limbik sistem devreye girerken, mantık ve muhakeme devre dışı kalır. Bu durumda öğrenmek mümkün olmayacaktır. Bazen ‘vazgeçme’ veya ‘devam et’ gibi telkinler gereksiz kalır.

Çocuk stres ve zorbalık karşısında mantıklı davranmaya kalmadan, tepinen ve sürekli ağlayan çocuk haline döner. Ebeveynler çocukların çaresizlikleri karşısında, çocuğun kendi düzenini kendisinin bulmasına yardımcı olmalıdır. Problem üzerinde biraz durmak ve düşünmek gerekir, sorunu anlamaya çalışmak önemlidir, lakin bunu kabullenmek kolay değildir. Çünkü çocuklar zorlandığında ebeveynler de gerilir, sorunu hızlıca çözmek tercih edilir.

Unutmayınız ki bebekler önce emekler sonra düşe kalka yürümeye başlar, hayat da böyledir. Bebeği sürekli yürümeye teşvik etmek ayrıdır, bebeği sürekli yürümeye zorlamak ayrıdır.
Çocuklar için yeni şeyler öğrenmek zordur, birde bu öğrenmeye engel olan bazı etmenler devreye girince çocuk daha da sıkışacak ve zorlanacaktır, ebeveyn olarak bunu fark etmek çocuğun bu durumu içselleştirmesini önleyecektir.

Çocuk için stres kaynağı olan etmenleri belirlemek önemlidir. Dış etmenler; gürültü, kendisine bakışlar, diğerlerinin gülüşleri... İç etmenler; uykusunun gelmesi, aç olması, becerememe endişesi gibi sıralanabilir. Ebeveyn olarak çocuk için stres olan tüm etkenleri tek tek belirlemek ve adım adım bu etkenlerle baş edebilmesi için çocuğuna eşlik etmek önemlidir.

Sakinleşmek için farklı teknikleri deneyebilirsiniz; müzik dinlemek, şarkı söylemek, masal okumak, resim çizmek... Bunları yaparken mutlaka çocukla hissettiği duyguları konuşun, böylece çocuğu etkileyen şeyleri anlamak mümkün olacaktır.

Çocuk kendine geldiğinde biraz önce yarım bıraktığı etkinliğe devam etmesini sağlayın. Çocuklar zorluklar karşısında adım adım kendi düzenlerini kurmayı öğrenebilir, böylece tek başınayken de kendini sakinleştirebilecektir. Sakinleşme becerisi artan çocuk zorluklardan kaçmak yerine mücadele etmeyi öğrenmiş olacaktır.