Remzi Akbaş'ın "Bu zam artışı yeter mi?" başlıklı köşe yazısı

Ülkeyi yöneten siyasi irade ile işçi, memur ve emekliler arasında her dönem bir hak mücadelesi sürdürülmüş; hükümet tarafı ücret artışlarının enflasyon üzerinde olduğunu ileri sürerken, karşı taraf bileşenleri bunun gerçek enflasyonu yansıtmaması nedeniyle mağduriyet yaşandığını belirtmiştir.

Bilindiği üzere memur ve memur emeklileri ile asgari ücretliye yapılan aylık maaş zam oranları enflasyon farkı dahil yüzde 49,25'e yükseltilmiş ardından SSK ve Bağ-Kur emeklilerine bir önceki 6 aylık enflasyon oranında yüzde 37,6 artış yapılmıştı.

Ancak bu artış oranı yoğun şekilde tepki görürken hükümet yeni bir düzenleme yapmak zorunda kaldı.

Buna göre; SSK ve Bağ-Kur emeklileri için ek yüzde 5 zam yapılırken, emekli maaşı alt sınırı 7 bin 500 liradan 10 bin liraya çıkartıldı.

Böylece SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yüzde 42.57 zam yapıldı. Ardından bir ek zam ile bu oran yüzde 49,25'e yükseltilerek emekli memur ve asgari ücret artışına eşitlendi. Ancak en düşük emekli aylığı yüzde 33,3'de kaldı.

Günün koşullarına bakıldığında enflasyon üzerinde bir artış olmakla birlikte, Ocak ayı itibariyle 17 bin 442 lira olan açlık sınırının altında gerçekleşti. Ayrıca gerçek enflasyonun yansıtılmaması nedeniyle alım gücünün düşük kaldığı bir artış olduğunu gösteriyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'na göre 2023 yılı enflasyon her ne kadar yüzde 64,77 iken, vatandaşlarının hissettiği enflasyonu önce yüzde 129,4 olarak açıklamış sonrasında da bunu yüzde 96 olarak güncellemiştir.

Aslında hissedilen enflasyon gerçekten yüzde 100'ün üzerinde olduğunu hep birlikte yaşıyoruz. Buna rağmen enflasyonun yüzde 64,77 olarak ilan edilmesi elbette gerçeği yansıtmıyor. Ne var ki; tüm çalışanlar ve emeklilerine enflasyon oranları dikkate alınarak ücret artışı yapılıyor.

TÜİK tarafından ilan edilen enflasyon ile hissedilen enflasyon arasında esasında yüzde 100'ün üzerinde bir fark olduğu gerçeği ortada duruyor.

Yapılan zam oranı asgari ücretliler için 1 yıllık olurken, memur ve emekliler için 6 aylık süreyi kapsıyor.

Önümüzdeki Temmuz ayı itibariyle gerçekleşen 6 aylık enflasyon oranında yapılacak zam artışı ile birlikte memur ve emeklilere göre "asgari ücretliler" dezavantaj durumuna düşecek. Dolayısıyla baştan itibaren ücretlerde yaşanan adaletsizlik yine tekrar edecektir.

Türkiye'de yaşam standartlarını incelediğimizde çalışan nüfusun "yarısı kadarı", asgari ücret seviyesinde ücret alıyor.

Büro Emekçileri Sendikası (BES-AR) tarafından gıda madde fiyatları üzerinden yapılan hesaplamaya göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı Ocak 2024 için 21 bin 953 lira, tek bir (bekar) çalışanın yaşam maliyeti ise 26 bin 712 lira olarak tespit edilmiştir.

Bunun önümüzdeki aylarda artarak devam edeceğinden kuşkunuz olmasın! Hele ki yerel seçimler sonrası zam ve vergi artışı tufanına şimdiden hazır olmak gerekiyor.

Yıllar itibarıyla emekli aylıklarındaki değişime bakıldığında:

2002 yılında emekli aylıklarının asgari ücrete oranı; 1.31.

2003 yılında 1.47 iken;

2023 yılında bu oran 0.88'e, 2024 yılında ise 0.59'a gerilemiştir.

Bütün bunları göz önüne aldığımızda söyler misiniz; emekliler için layık görülen bu ücret artışı insanca yaşamaya yeter mi?