Ali Keskinsoy'un "Cenazelerde yapılan yanlışlar" başlıklı köşe yazısı

Değerli kardeşlerim, peygamberimiz (s.a.v) bir hadisi şeriflerinde buyuruyor ki; “Muhakkak şu kalpler var ya, demirin paslandığı gibi paslanır” buyurmuştur.

Kalp nasıl paslanır?

Haram yemekle, harama bakmakla, zulmetmekle, gıybet etmekle, dedikodu yapmakla, namazı terk etmekle, haram lokma yemekle, insanlara haksızlık yapmakla kalpler paslanır. Hele günümüzde kalplerimizi paslandıracak o kadar çok şey var ki, sokağa çıkıyorsunuz haramlarla dolu, dükkanlara giriyorsunuz haramlarla dolu. Şu anda bizim bu hadisi şerife çok ihtiyacımız var değerli kardeşlerim. Peygamberimiz aleyhisselam buyuruyorlar; “Kalpleriniz pas tutar, demir gibi paslanır” dediler ya Resulallah; “Bu kalplerin cilası nedir? Bu pasları hangi cila ile sökebiliriz.” Peygamberimiz aleyhisselam buyurdular ki, “Kur’an okumakla ve ölümü hatırlamakla, ölümü konuşmakla kalplerinizi cilalayabilirsiniz.”

Diğer bir rivayette; “İstiğfarla kalbinizi cilalayın” diye peygamberimiz aleyhisselam buyuyor.

Kıymetli okuyucularım; bir Kur’an tilaveti vardır, bir de Kur’an-ı’n kıraati vardır. Kıraat demek; lafızlarını okumak demektir.

Tilavet olduğu zaman hem lafzını okumak hem de manasını anlamak demektir.

Bugün biz, Kur’an-ın haberlerine kuranın hakikatine son derece ihtiyacımız var, Kur’an-ı Kerim’i okumalıyız muhteremler, manasını çalışmalıyız, manasını anlamalıyız.

Günümüzde o kadar büyük nimetler var ki her taraf tefsirlerle dolu, telefonunuza bile baksanız sanal aleme bile baksanız bir sürü tefsirler var, bu zamanda bile biz okumayacaksak, bu kadar nimetlerden istifade edemeyeceksek, hele hele şu uzun gecelerde evimizde Kur’an okumayacaksak, vaktimizi Kur’an’a az bir şey dahi olsa hazırlayamazsak Allah’a nasıl hesap vereceğiz.

İkincisi de ölümü hatırlamak ölümü konuşmaktır. Sorayım size, bugün evlerimizde ölüm konuşuluyor mu? Konuşulmuyor… Düğünlerde zaten konuşulmaz, kahvelerde zaten konuşulmaz, işyerlerinde ticaret var orada zaten konuşulmuyor. Ölümün en fazla konuşulması gereken bir yer var, o da cenazeler, ama maalesef bugün cenazelerde bile ölümün konuşulmadığına şahit oluyoruz. Adam cenazeye gelmiş, caminin içinde vaaz oluyor, adam gidip cenazede bile vaaz dinleyemiyor, ezanı Muhammediye okunuyor musallada cenaze yatıyor, vaaz ediyor haliyle ölüm var dünya fanidir diyor diyor, adam camiye girip vakit namazını eda edemiyor. Hele hele son zamanlarda cenazeye geldiği halde, cenaze namazını kılamayan adamlar görüyoruz, daha sonrası cenaze omuzlara alınıyor arabaya konuluyor mezarlığa doğru gidiyor, akrabası en yakını bile mezarlığa giderken dünyalık konuşuyor espri yapıyor gülüyor muhabbet ediyor.

“Hocam ne yapalım dünyaya küselim mi?” Küsmeyelim ama ölümü en azından buralarda biraz hatırlayalım ki kalbimiz temizlensin. Mezarlığa gidiyoruz, kenarda sigara içenler sohbet muhabbet edenler, mübarek adam mezarlığa gelmişsin şu mevtanın yerinde ben olabilirdim, şu toprağın dibine ben girebilirdim demen gerekmez mi senin? Bunu tefekkür etmen gerekmez mi, orada dağıtılan pideler, ayranlar onları iştahlı iştahlı yiyenler…

Allah sonumuzu hayretsin!

Allahuteala Kur’an Tilaveti ile ölümden ve ölülerden ibret alarak, ölümü konuşarak kalplerimizin paslarını temizlemeyi hepimize nasip eylesin.