Doğumdan sonra alınan ilk nefesle birlikte, çocuklar için ebeveynler yaşam kaynağı olmaya başlar. Çocuk gözünü açtığı dünyayı, ebeveyni ve çevresi ile tanımaya başlar. Bu yolculuk çocuk için de ebeveyn içinde yeni bilgiler ve yeni keşiflerle doludur.

Çocuk büyütmek, ‘büyütmek’ kelimesinin içerdiği anlamdan çok daha fazlasıdır. Bununla birlikte insanlık için çocuk büyütmek değil çocuk yetiştirmek çok daha önemlidir. Çocukların saygılı, değerli, sevgili, bilinçli ve önce kendine sonra topluma yararlı bireyler olabilmesi ebeveynlerin yaşam süreçleri dahilinde evrimleşmektedir.

Aile içinde bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik diye adlandırılan evreler hem çocuklar hem de ebeveynler için zorlu ve mücadeleci geçmektedir.

Çocuklar için de kolay olmayan bu evreleri sağlıklı ve doğru şekilde geçmek çok önemlidir. Yaşadığımız dönemi de ele alırsak, hastalık nedeniyle okullar uzaktan eğitime geçiş yapmış ve ebeveynlerin sorumlulukları artmıştı. Çocuklardan yapmasını istediğiniz her şeyi yerine getirmeleri mümkün olmadığında çocuklara karşı kullanılan ‘yüksek ses’ tonu onları sadece korkutmaktadır.

Elbette her ailenin kendine özgü bir yaşam biçimi ve kendi düzeni vardır, fakat çocuğa bağırarak bir şeyleri kabul ettirmeye çalışmak veya yapmasını sağlamak doğru değildir. Bağırarak çocuğa bir şeyleri yaptırmak sizi o an tatmin edebilir lakin bu davranış çocuk da psikolojik sorunlar oluştururken, çocuk korkma duygusuyla gerçekleştirdiği hiçbir şeyi içselleştirmeyecektir.

Ebeveyn ve çocuk arasında ki bu gerilim güvenli bağlanmaya zarar verebilir. Devamlı azarlanan, psikolojik şiddete maruz kalan çocuk kendini güvende hissetmeyeceği gibi hayata karşı olan inancını da kendi içinde zedeleyebilir. Yaşı ilerleyen çocuk, maruz kaldığı korku duygusuna karşı sürekli bir inatlaşma ve hıncını alma eğiliminde davranabilir. Bu durum da hem aile içinde hem de çevresi ve arkadaşları içinde sevgi ve güven bağına zarar verebilir.

Bağırılma duygusuna karşı çocuk hiçbir sorun karşısında problem çözmeyi öğrenemez. Aynı zamanda duygusal şiddete maruz kalan çocuk empati kurmayı reddedebilir ve kendisinin yaşadığı korkuyu çevresine aktarımı daha sert olabilir. Hoşgörüden uzak veya duygularını bastırarak hayatına yön vermeyi tercih edebilir.

Sevgili ebeveynler, bir süre sonra çocuğa her bağırdığınızda çocuğun olumsuz davranışlarında artış görülebilir. Çocuk bu davranışa karşı inatlaşarak olumsuz hareketlerine devam edebilir, gerilen ebeveyn ve çocuk ilişkisi daha da ilerleyebilir ve sonucunda çocuk daha büyük yanlışlara sürüklenebilir.

Bağırmanın yetersiz olduğunu düşünen ebeveyn ‘fiziksel şiddete’ başvurabilir. Psikolojik şiddetle başlayan duygusal şiddet ve fiziksel şiddetle devam eden ebeveyn ve çocuk ilişkisi derin bir çıkmaza girebilir.

Ebeveynler çocuklara bağırmamak için neler yapabilirler? Öncelikle ‘siz’ iyi olmalısınız. Kendinize iyi gelen şeyleri bulmalısınız örneğin bir kahve molası ve ya bir çiçek dikimi… Biraz hayatın stresinden uzaklaşmak iyi gelecektir.