Maden Deresi son yıllarda deniz turizmi ile ön plana çıkan Karasu ve Kocaali ilçelerinin sınırları içinde yer almaktadır. Yemyeşil vadileri, asırlık kavlağan ağaçları ve muhteşem güzellikleriyle yerli turistlerin dikkatini çekmektedir.

 

Maden Deresi olarak bilinen bu derenin asıl adı bütün arşiv belgelerinde ve haritalarda Karasu Deresi şeklinde geçmektedir. Kuyumculu ve Karasu Köyü’nden yaklaşık 7 km. içerde bulunan Maden Deresi mekanında, yaklaşık 120 yıl önce kurulan maden fabrikasından dolayı isim değişikliğine uğramıştır.

 

 

Muhtelif yerlerde bulunan maden ocakları ilk zamanlar, merkezi İncirli’de bulunan Karasu Kaymakamlığı tarafından idare ediliyordu. Ocakları ise genelde Rumlar işletiyordu. Sultan II. Abdülhamid döneminde hızla sanayileşmeye gidilmesi ile toprak altında bulunan madenlerin devlet eliyle çıkarılması için girişimlerde bulunuldu.

 

1898 tarihinde Kirazlı ve Kestanepınarı mevkiinde bulunan maden ocaklarının 4/1 hissesi Aydınlı Hafız Mehmed Emin Nuri Efendi’ye ihale edildi. 1900 yılında, Sultan II. Abdümhamid’in yâveri Süreyya Efendi ile Selanikli Mustafa Fazıl Efendi de hissedar oldular.

 

Avrupa’dan getirtilen maden mühendisleri, daha pek çok noktada simli kurşun ve çinko madenlerine rastladılar. İstanbul’da yapılan görüşmeler neticesinde büyük bir fabrika yapılmasına karar verildi. Bunun üzerine, Karasu Osmanlı Madenleri Anonim Şirketi kuruldu.

 

 

Fabrikanın elektrik ihtiyacını karşılamak için baraj yapılmasına karar verildi. Çıkarılan madenlerin fabrikaya indirilmesi için dağların içinden tüneller açılması düşünüldü. Bunun için tophaneden barut ve patlayıcı mühimmat tedarik edildi. Hatta bu işlemler sırasında Kirazlı’da yaşayan bir Rum işçi hayatını kaybetti.

 

Tüneller açıldıktan sonra raylar döşendi ve mini raylı taşıyıcılar getirtildi. Dere boyunca denize kadar yol yapıldı. Bölgeye telgraf hattı da çekildi. Haralambo’nun kulübesinin olduğu yer, şirketin limanı olarak kiralandı.

 

1901’de Rum ailelerin arazisinde tespit edilen madenleri çıkarmak için muhtelif bölgelerde istimlak yapıldı. Böylece, Dere (Kurudere) karyesindeki madenlerin işletme ruhsatı, Hademe-i Hassa-i Şahane Feriki Hüseyin Paşa ve ortaklarına verildi.

 

Dört Türk hissedarı bulunan şirkete 1905 yılında Fransız Mösyö Teodor  Mavro Kordâto’da ortak oldu. Bu kişi senelik 50 altın vereceğini taahhüt etti ve aynı zamanda şirketin müdürlüğüne tayin edildi. Böylece şirket, Fransa’ya ihracata başlamış oldu.

 

 

1905 yılında, mühendisler, Çobanyatağı’nda da simli kurşun ve çinko bulunduğunu tespit ettiler. Buranın ihalesi İzzet Bey-zâde Reşit Bey, Hasan Sabri, Abdülfettah ve Simonâki Efendi’ye ihale edildi. Bu kişiler aynı zamanda şirketin yönetim kurulu üyesi oldular.

 

1906 yılında Çakmaklı, Karapelit, Gümüşoluk, Suyatağı (Subatağı), Yaslıgeçit (Yassıgeçit) ve Baralı’da (Paralı) maden ocakları kuruldu. 1908 yılında yüksek rütbeli askerler ile Ermeni Artin ve Çıracıyan işletme ruhsatı alarak şirket yönetimine girdiler. (DEVAMI HAFTAYA)