1 Temmuz itibariyle uzun zamandır hayatımızda olan kısıtlamalardan kurtulmuş oluyoruz. Ama kısıtlamalardan kurtuluyoruz “hastalıktan” değil. Özellikle Cumhurbaşkanının geçtiğimiz günlerde kısıtlamalar ile ilgili açıklamalarının ardından bu gerçeği unutmuş görünüyoruz. 1 Temmuz’da hastalık bitecekmiş, bıçak gibi kesilecekmiş gibi bir algı oluştu.

Evet, toplum olarak sıkıldık ve bunaldık. Aylardır yasakların gölgesinde yaşamak zorunda kaldık. Hafta içi akşam 7’den sonra, hafta sonları tamamen kapalı kaldık. Restoranlar, kafeler, halı sahalar, kahvehaneler, her yer kapalı kaldı. 17 gün tam kapanma yaşadık. Sonra yavaş yavaş açılmaya başladık ve 1 Temmuz itibariyle yasaklar tamamen kalktı.

(Tabi saat 24.00’daki canlı müzik yasağı hariç. O da başka bir tartışma konusu tabi.) 1 Temmuz bizleri yanıltırsa aynı şeyleri tekrar tekrar yaşama riskiyle karşı karşıya kalabiliriz. Tabi geçmişten farklı olarak bir silahımız var. Bu da aşı. Ama bu da hemen rahatlığa sevk etmemeli. Hijyen ve temizlik konusunda kendimizi korumayı bilmeliyiz. Girdiğimiz kalabalık ortamlarda ortamın denetimini en iyi biz biliriz. Hastalığın bitmediğini gerekirse çevrenize hatırlatıcı olan taraf siz olun.

Birde aşı konusu var tabi. İlçemizde yaklaşık 40 bin doz aşı yapıldı. Belki de aşıldı. Ama hala aşı konusunda direnenler var. Denedim ve çevremdeki birçok insanda denedi. Yan etki hiç olmadı. Çip takılma gibi bir konu da yok. Yani şimdiye kadar öyle bir hissiyat yaşamadım. Tek sorun aşı olduktan sonra bir süre aşırı bir rahatlama ve artık bitti hissi oluyor o kadar.

Bu sebeplerle yasaklar bitti her şey bitti yok. Yasaklar bitti, hastalık devam ediyor. Tamamen yasaksız bir hayat için en büyük silahımız aşımızı olalım. Hijyen ve temizliğimize özen gösterip, hijyen ve temizliğe özen gösteren mekanları tercih edelim. Gerisi zaten bizim elimizde değil. Biz elimizden geleni yapalım yeter.