13. yüzyılın başında Orhan Gazi tarafından fethedilen Kocaali toprakları, sonrasında Koca Ali Bey adında bir zat tarafından insanların yaşamasına elverişli hale getirilmiştir. Koca Ali Bey burada kendi adıyla bir vakıf kurmuş, arazileri tarıma açmış, sulama kanalları tasarruf etmiş, su kuyuları açtırmış, su değirmenleri inşa ettirmiştir. İskele yaptırmış, gemiler inşa ettirmiş, kereste ve tomruk ticaretine yönelmiştir.

Kocaali Vakfı, Yavuz Sultan Selim tarafından Haremeyn-i Şerifeyn Vakfına dönüştürülmüş, gelirinden Mekke ve Medine’deki giderler karşılanmış, kabeye hizmet edilmiştir. 1816 yılında vakfın mutasarrıfı, yönetim kurulu başkanı Mehmet Emin Efendi vefat edince yerine Taberdârân-ı Zülüflüyân-ı Hassa’dan Hafız Osman Halife geçmiştir. Bu belge önemlidir çünkü Kocaali’nin, Osmanlı ordusunun en seçkin birliklerinden biri olan Zülüflü Baltacılarla köklü bağları olduğunu göstermektedir.

Zülüflü Baltacılar, devletin yönetildiği Topkapı Sarayı’nın içinde yaşıyor, sarayın güvenliğini sağlıyorlardı. Ordudaki en seçkin askerlerden oluşuyor, Enderun ve Harem’e hizmet ediyorlardı. Padişahın en yakınındaki muhafızlardı. Başlarına geçirdikleri serpuşun iki yanından yanaklarına doğru asılan örgülü perçemden ve ellerindeki baltalardan dolayı Zülüflü Baltacılar olarak nam yapmışlardır. Saray içindeki güvenliği sağladıkları için etrafı görmemeleri, sadece işine odaklanmaları önemliydi. Zülüfler, bağlı bulundukları Mevlevilik tarikatına mensup olduklarını da gösteriyordu. Dolama ve zülüfler çevreyi görmelerini engelliyor, sadece önüne bakmalarını sağlıyordu.

Baltacıların en kıdemlilerine “Halife” denirdi. Bunlar 12 kişiden oluşuyor, devletin en üst kademelerinde görev alıyorlardı. Kocaali, devlete odun ve kereste temin eden merkezlerden biriydi. Bu nedenle Kocaali’de baltacılar ocağına ait kışlalardan biri bulunuyordu. Baltacı ve oduncular burada daimi görev yapıyor, devlete vergi karşılığında odun ve kereste kesen halk ile birlikte işleri yürütüyorlardı. 1816 yılında Kocaali Vakfı’nın başına geçen Hafız Osman Halife de saraylı olup, Sultan II. Mahmud’un güvendiği muhafızlardan biriydi...