Uğur Büyük'ün "Kuzey Kıbrıs’ta yeni dönem" başlıklı köşe yazısı
2004 yılında Annan Planı olarak adlandırılan bir referandum gerçekleştirildi. Kıbrıs Adası'nda yaşayan ve 1963'ten bugüne ayrı olan iki toplumu iki kesimli tek devlet bünyesinde birleştirmek maksadıyla dönemin Birleşmiş Milletler genel sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanan plan için 24 Nisan 2004 tarihinde yapılan halkoylaması yapıldı. İktidarının ilk yıllarında olan AKP şiddetle bu plana evet denilmesi için kampanya yürütüyordu. “Yes be annem” kampanyası olarak tarihe geçmiştir.
Plana karşı olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş neredeyse hayır dediği için hain ilan edilecekti. Televizyona dahi çıkarılmamaya konuşmaları haberlerde verilmemeye başlandı. AKP Hükümeti tarafından kara propagandaya kurban gidiyordu. Çaresiz derdini anlatma çabasıyla dönemin en çok izlenen dizisi Kurtlar Vadisi’ne bir bölüm kendini oynayarak dahil oldu ve Kıbrıs meselesini adada neler yapılmak istendiğini anlattı. Rumların adadaki Türkleri azınlık olarak gördüğünü, bir anlaşma yapılacaksa eşit şartlarda yapılması gerektiğini, her konuşmada ABD ve İngiltere’nin karşılarında olduğunu, Rumların adanın gerçek sahibi Türklerin ise işgalci olduğunu kabul ettirmeye çalışıyorlar diyor, her seferinde Türkleri anlaşılmaz uzlaşılmaz olarak gösterilmeye çalışıldığını barış isteyen tarafın Rumlar olduğu yalanını ısrarla anlatmaya devam ediyorlar diyor. Kıbrıs’ı almak istiyorlar Kıbrıs’ı vermeyeceğiz diyor daha ne desin…
Benzer bir kara propaganda Tufan Erhürman üzerinden 2025 yılında yeniden yaşandı. Bu seferde AKP tam tersi olarak iki devletli bir modeli savunan Ersin Tatar’ı destekledi. KKTC Genel Seçimlerinde yedi aday yarıştı. En iddialı iki aday, eski Ulusal Birlik Partisi (UBP) lideri ve mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve ana muhalefetteki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) lideri Tufan Erhürman'dı. CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman oyların yüzde 62,76'sını, mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise oyların yüzde 35,81'ini aldı.
Erhürman seçilmesi durumunda Kıbrıs Cumhuriyeti ile sonuncusu 2017'de yapılan resmi müzakerelere yeniden başlayacağını açıklamıştı. İki devletli çözümün Kıbrıs Türklerinin ekonomik ve siyasi izolasyonunu sonlandırmak için gerçekçi bir yaklaşım olmadığını savunuyor. Türkiye'yle istişare etmeksizin Kıbrıs'ta bir dış politikanın belirlenmesi bugüne kadar söz konusu olmadı, benim dönemimde de asla söz konusu olmayacak diyor. Siyasi eşitliğe dayalı, zaman sınırı olan ve sonuç odaklı müzakerelerin yeniden başlatılmasını savunuyor. Çözüm vizyonu olarak siyasi eşitlik, karşılıklı ekonomik çıkarlar ve uluslararası görünürlük üzerinden bir çözümü savunuyor.
Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin iradesini sandığa yansıttığı bu seçimin ülkelerimiz ve bölgemiz için hayırlı olmasını temenni ediyor ve başarılar diliyorum.