Oğuzhan Kır'ın "Lahna’dan Ortaköy’e (1)" başlıklı köşe yazısı

Kocaali’nin en eski yerleşimlerinden biri olan Lahna, kelime olarak “yerleşim merkezi” anlamına gelmektedir. Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu tamamladığı 14. yüzyılda Sinop, Kastamonu, Düzce üzerinden gelen göçebe Türkmenler tarafından kurulmuştur. En başta çadırlar halinde yerleşerek küçük obalar kuran Türkler burada Lahna’nın temellerini atmışlardır. 16. ve 17. yüzyıl tahrir defterlerinde adı Lahmi olarak geçmektedir. Bu isim daha sonraları Lahna’ya dönüşmüştür.

Kocaali, Milan, Bolazar ve Lahna, Osmanlı bahriyesi ve tophanesi için önemli yerleşimlerdendir. Buralar Tersane-i Amire ve Tophane-i Amire Ocaklığı olduğu için halk vergi karşılığında kereste kesmekle yükümlüydü. Bazen devlet için lazım olan keresteler ormandan kesildikten sonra tomruk ve direkt olarak Kocaali sahilinden sefine ve kalyonlara bindirilerek deniz üzerinden gönderilir, bazen ise yelken direği, manivela, kürek ve sandal tahtası, serenlik, dümenlik vb. şeklinde marangozlar tarafından hazırlandıktan sonra gönderilirdi.

1699 yılında imzalanan Karlofça Antlaşması ile tarihinin en ağır yenilgilerinden birini alan Osmanlı Devleti, bu tarihten itibaren dünya çapında kaybettiği itibarını yeniden kazanmak için reformlara girişti. Sultan II. Mustafa tarafından 1701 tarihinde Bahriye Kanunnamesi çıkarıldı. Kanunnameye göre donanma tez zamanda yeniden eski gücüne kavuşturulacaktı. Böylece Tersane-i Amire’de gemi inşa faaliyetleri hızlandı. Yüklü miktarda odun, kereste, direk, zift, katran, reçine, halat, yelken bezi vb. ürünlere ihtiyaç duyuluyordu. Burada Karasu bünyesindeki köylere büyük iş düşüyordu.

Haziran 1726 tarihinde Lahna ve Kocaali köylülerinden avarızları karşılığında 540 adet kürek, 496 adet sandal tahtası istendi. Avarız, olağanüstü dönemlerde halktan alınan vergileri kapsıyordu. Devletin içinde bulunduğu sıkıntılı süreç ve donanmanın güçlendirilmesi adına Lahna halkına da görev verilmişti. Tersane-i Amire Ocaklığı olan Lahna ve Kocaali köyleri, bu isteklerin kendilerine fazla geldiğini ve haksızlık yapıldığını öne sürerek haklarına razı olmayıp itirazda bulundular.

1841 yılı nüfus sayımında Karasu Kazası’ndaki en kalabalık erkek nüfus 229 kişiyle Kocaali’de tespit edilmiştir. İkinci sırada gelen Darıçayırı’nda 211, üçüncü sırada ise 169 erkek nüfusuyla Lahna bulunmaktaydı. Lahna toplam 82 haneden oluşuyordu. Nüfus bakımından Karasu Kazası’nın en büyük üçüncü köyüdür. Halkı Türk olan Lahna’da 11 adet Kıptî aile yaşamını sürdürmektedir. 2 numaralı hanede iki oğlu ve üç kardeşiyle yaşayan Demirci Hasan bunlardan biridir. Nüfus sayımını gerçekleştiren görevliler Lahna köylülerini genel olarak uzun boylu olarak kayda geçirmişlerdi.

Karasu Kazası’nın en yaşlı nüfusu Lahna’ya aitti. Köyde 14 kişi ak sakallı olarak kayda girmiştir. Köyün erkekleri genelde kumral bıyıklıydı. 1841 tarihinde Lahna’da 10 kişi vefat etmiş olup, 6 çocuk dünyaya gelmiştir. Osmanlı bahriyesine sınırsız katkılar sunan Lahna’da, köyün en bıçkın delikanlılarından Ali, Temmuz 1840 tarihinde bahriyeli olarak vatani görevini yerine getirdiği sırada 20 yaşında iken şehit olmuştur. Karasu Kazası’nda en fazla baltacı, oduncu, marangoz Lahna’da yaşamaktaydı.

Belge Özeti: Tersane-i Amire Ocaklığı olan Kocaali ve Lahna Köyü halkının hissesine düşen saldal küreği ve sandal tahtasının avarız vergisi karşılığında Osmanlı Devleti'ne teslim etmeleri gerektiğine dair, 1726.

Belge Özeti: Lahna Divanı Temettuat Defteri'nden bir bölüm, 1844.

Devamı haftaya…