Uğur Büyük'ün "Sosyal çürüme" başlıklı köşe yazısı
Sokak Gazetesi adlı YouTube kanalında yayınlanan bir sokak röportajı sırasında, “Geçinebiliyor musunuz?” sorusuna yanıt veren Akademisyen Zeliha Burtek’ in şu sözlerini hatırlatmak isterim:
“Dünya tarihi iktisadi olarak her zaman toparlandı. Bir sürü krizler görüldü. Ekonomi her zaman toparlanır, kapital kendini yok etmez ama sosyal çürümeyi de düzeltemezsiniz. Şu anda Türkiye'de sosyal çürüme var. Bunun düzelmesi çok zor, çok zor dönüşü olmayan bir yerdeyiz. Sosyal çürüme şu; etik denen şeyin yok olması, etik yaşam felsefesi demek. Türkiye'de yaşam felsefesi kalmadı. Yani şöyle bir şey söyleyeyim, yani Türk edebiyatını, Türk sinemasını, Türk tiyatrosunu düşünün. Bu edebiyatta bu tiyatroda, sanatta hiçbir şekilde yazında ve düşün de hiçbir zaman için göçmen kültürü, mülteci kültürü ya da mafya ya da işte kara para aklama gibi kavramlar olmazdı. Ama şu anda biz yavaş yavaş kültürel anlamda bütün ortaya çıkacak yapıtlarda bu kavramlarla karşılaşmaya başlayacağız. Sosyal çürüme bu demek başka bir toplum olduk. Biz Güney Amerika ülkesi değildik ama Güney Amerika ülkesi olmaya başladık. Çok tuhaf değil mi? Bence sosyal çürüme daha dibe varacak!” demişti.
Zeliha Burtek’i sokaktan geçen elinde kedi taşıma çantası, üstü başı salaş yoldan geçen bir kadın sandık. Konuşmaya başlayınca anladık ki bunda başka bir bilgi birikimi var. Video viral olunca Zeliha hocayı bizde tanımış olduk. Zeliha Burtek, mimarlık, sanat tarihi ve felsefe alanlarında akademik kariyer yaptı. Burtek, 21 yıl boyunca çeşitli üniversitelerde ders verdi. 25 yıldır sokak hayvanlarını beslemeye kendisini adayan, hayvan sevgisiyle öne çıkan bir isim. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi sosyoloji doktorası, Galatasaray Üniversitesi'nde ise felsefe masterı yaptı.
Öncelikle sosyal bozulma ya da çürümeyi tanımlayalım. Sosyolojide, genellikle bir topluluk ortamında sosyal yaşamın değişmesini, işlevsizliğini veya çöküşünü tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Sosyal bozulma, modern toplumun eski kesinliklerinin ortadan kalktığı ve oldukça yeni bir şeyin ortaya çıktığı radikal bir dönüşümü ifade eder. Sosyal bozulmaya doğal afetler, kitlesel insan yerinden edilmeleri, hızlı ekonomik, teknolojik ve demografik değişimlerin yanı sıra tartışmalı politika yapımından da kaynaklanabilir.
Ülkemizde sosyal çürümenin sonuçlarını yaşıyoruz: Eşimizi dövüyoruz, sokak hayvanlarını öldürmek istiyoruz, doğal çevreye zarar veriyoruz, mültecileri ülkemize dolduruyoruz, vergi kaçırıyoruz, malların kalitesini düşürüyoruz, fahiş kiralar talep ediyoruz, liyakatsiz kadrolar oluşturuyoruz, spora bahis ve şike karıştırıyoruz, milli değerlerden uzaklaşıyoruz, dini yaşamımıza cemaat ve tarikatları sokuyoruz, hukuk sisteminde adalet kavramını kaybediyoruz, çeteler mafyalar kol geziyor, siyasette ahlaki değerlerden uzaklaşıyoruz, kara para aklıyoruz, çalışmadan kısa yoldan köşeyi dönmeyi hedefliyoruz, hastane sırası için araya adam koyuyoruz, işe girmek için torpil arıyoruz, eğitimli kadrolarımızı yurtdışına kaçırıyoruz, gençlerimizin umudunu kaybetmesini sağlıyoruz, çocuklarımız okulda birbirlerini zorbalıyor, intihar vakaları artıyor, uyuşturucu kullanımı yükseliyor, ateizm ve deizm fikirleri hızla yayılıyor, insanlar birbirlerine güvenmiyor, çırak yetişmiyor, usta çıkmıyor, tarladan 5 liraya çıkan ürün markette 100 liraya satılıyor…
Bu çürüme nasıl düzelir?
Next


