Doğumdan itibaren bebeğin anneyi emmesiyle hipofiz bezi uyarılır. Östrojen ve progesteron hormonları aniden azalır, prolaktin hormonu artar ve süt salınımını uyarır. Emziren kadınlar günde ortalama 700-800 ml süt salgılar. Bu sütün üretilebilmesi için normal enerji ihtiyacına ek olarak 300-500 kalori daha fazla almak yeterlidir.

Günlük ilave kaloriyi karşılamak adına 1 su bardağı kadar süt, 1 dilim ekmek, 1 adet meyve, 1 adet yumurta ya da 1 dilim peyniri ek olarak tüketmek yeterli olacaktır. Yani sütüm olsun veya artsın diye aşırı yemenin gereği yoktur. Emzirme döneminde beslenme bebeğin gelecekteki sağlığı ve anne sütü verimliliği için çok önemlidir. Değişik besin gruplarından beslenmek ve öğün aralarında sağlıklı atıştırmalar yapmak süt kalitesini de artıracaktır.

Anne sütünün içeriği bebeğin ihtiyaçlarına paralel olarak sürekli değişkenlik gösterir. O yüzdendir ki anne bebeğini ne kadar sık emzirirse o kadar çok süt salınımı olur ve her annenin sütü bebeğinin ihtiyaçlarına özel olarak bileşim gösterir. Örneğin, prematüre doğum yapmış annenin sütünün içeriği, diğerlerine göre farklıdır. Ayrıca gece sütü ile gündüz sütünün, emmenin ilk evresinde gelen süt ile daha sonra gelen sütün, doğumdan sonra ilk aylarda salgılanan sütle daha sonraki aylarda salgılanan sütün içeriği de birbirinden farklıdır.

Doğumdan sonra ilk 4-5 günde salgılanan, koyu kıvamlı ve sarımsı renkteki süte kolostrum (ağız sütü) denilmektedir. Kolostrum yağ yönünden fakir, sodyum, potasyum, magnezyum, çinko, vitaminler, antikorlar yönünden zengindir. Bebeği sarılıktan koruyan ve bağışıklığını güçlendiren en önemlisi besin olarak bilinen kolostrum, bebeğin ilk aşısı olarak nitelendirilmektedir. Kolostrumun içeriği giderek değişmekte ve 10-15. günde anne sütü matür (olgun) süt halini almaktadır.

Anne sütünün 87’si sudur. Protein içeriğinin 60‘ını sindirimi kolay ve biyolojik değeri yüksek olan whey proteini oluşturmaktadır. Anne sütündeki yağların 98’i trigliserittir ve yağlar bebek için en önemli enerji kaynağıdır. Anne sütünde bulunan lipaz, yağ sindirimine yardımcı olmaktadır.

Anne sütünde bulunan palmitik, oleik, linoleik, alfa linolenik yağ asidi düzeyi yüksektir. Araşidonik asit (AA), doksahegzaenürik asit (DHA), linoleik asit ve alfa linolenik asit, sinir ve retina hücrelerinin yapısına girmekte, bu uzun zincirli poliansatüre yağ asitlerinin eksikliğinde sinir sistemi yeterince gelişememektedir. Anne sütündeki temel karbonhidrat ise laktozdur. Yavaş ve kolay sindirilebildiğinden, kan şekerini iyi bir biçimde düzenlemekte, kalsiyum emilimini artırarak kemik mineralizasyonunu olumlu yönde etkilemektedir.

 Ayrıca Lactobacillus bifidus’un çoğalmasıyla, barsak florası oluşmakta, bebek Escherichia coli enfeksiyonlarından korunmaktadır. Anne sütü yağda ve suda çözünen 200 den fazla, vitamin, mineral ve besinsel bileşen içermektedir. Bebeklik dönemindeki vitamin gereksinmesinin tamamı anne sütü ile karşılanmaktadır.

Bir emzirme döneminin sonuna doğru salgılanan sütte, emzirmenin başlangıcına göre yağ oranı artış göstermektedir. Bu son sütü alan bebek, doygunluk hissederek memeyi bırakmakta, böylelikle obezite riskinden korunmaktadır.

Anne sütü bebekte; solunum yolu hastalık riskini azaltır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Alerji ve gıda intöleransı gelişme riskini azaltır. Sindirim sisteminin gelişmesini sağlar. Pre-probiyotik etki gösterir. Obezite riskini azaltır. İshal ve idrar yolu enfeksiyonlarından korur. Aşılarının etkinliğini artırır. Dikkat eksikliği gelişmesini engeller. Çene gelişimini artırır. Büyümeyi hızlandırır.

Anne sütü vermek; göğüs ve rahim kanserine karşı anneyi korur. Annenin uterusunun eski haline dönmesini kolaylaştırır. Annede kilo verimi ve yağ yakımını hızlandırır. Anneyi psikolojik olarak rahatlatır. Anne-bebek arasındaki ilişkiyi güçlendirir. Annede osteoporoz riskini azaltır.

Düzenli ve sık emziren bir anne günlük 400-500 kalori gibi fazladan enerji harcar. Bu, doğum kilolarından kurtulmak için en büyük yardımcıdır. Toplam süreç ise annenin vermesi gereken kilo miktarına bağlıdır. Bu dönemde şok diyetlerden, düşük kalorili veya tek besin öğesine dayalı beslenmeden, besin kısıtlamalarından uzak durulmalıdır.

Özellikle emziklilik döneminin başında düşük kalorili bir diyet uygulaması süt yapımını azaltmakta ve sütün besin değerini olumsuz etkilemektedir. Mutlaka diyetisyen kontrolünde uygulayacağınız beslenme programı ve sütünüzü artıran tarifler ile hem kolayca kilo verebilir hem de daha uzun süre bebeğinizi kaliteli beslenme yönünden anne sütü vererek desteklemiş olursunuz. Hayırlı haftalar.