İzmid Sancağı’nın Kandıra Kazası’nın Karasu Nahiyesi’nde “Societe Anonyme Ottomane des Mines de Karassou” yani “Karasu Osmanlı Madenleri Anonim Şirketi” bölgede bulunan simli kurşun ve çinko madenlerini işlemek amacıyla 1898 yılında kuruldu.

 

Fabrikanın kurulmasıyla birlikte Karasu ve Kocaali bölgesi göç almaya başladı. Fabrikada yerli yabancı birçok işçi çalışıyordu. Vaziyetin böyle olması asayiş problemini de beraberinde getirdi. Fabrika Direktörü Selanikli Yahudi Banker Teodor Mavrokordato, fabrika ve çevresinde yaşanan güvenlik zafiyetini Karasu Nahiye Reisi’ne bildirdi.

 

 

Hatta Karasu Nahiye Reisi ile Maden Direktörü arasında ipler öylesine gerildi ki, her iki tarafın adamları arasında muhtelif yerlerde muharebeler cereyan etti. Bu mühim meseleyi daha sonra tüm ayrıntılarıyla ele alacağız. Şimdi madende yaşanan bazı hadiselere göz atalım:

 

Mayıs 1904’de maden ocağında çalışan Çordimiço Pape adlı işçi hastalandı. Maden hastanesinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Üzerindeki para defin masraflarında kullanıldı ve ailesine mektup yazılarak durumdan haberdar edildi.

 

 

Bu olaydan kısa süre sonra maden ocağında göçük meydana geldi. Avusturya Devleti tebaasından Hrisof Matini adlı işçinin cansız bedeni göçükten çıkarıldı. Maden doktoru, bir rapor hazırlayarak durumu Adapazarı Kaymakamlığı’na bildirdi.

 

3 Mayıs 1905 sabahı şüpheli bir vaka yaşandı. Derede, maden fabrikasının İbriklidere bakkalını işleten Osmanlı vatandaşı Rum Dimitraki Paskali’nin cansız bedeni bulundu. Fabrika müdürlerinden Marşan ile Mavrokordato, bunun bir cinayet olduğunu ve Türkler tarafından işlendiğini ileri sürerek dava açtılar. Yapılan tahkikatlar sonucunda öldürüldüğüne dair kanıt bulunamadı.

 

 

19 Eylül 1906 tarihinde Düzce Kazası Nuhviran Köyü’nden Sefer ve Reşid adlı iki eşkıya, adamlarıyla birlikte Kirazlı Maden Ocağı’na gelerek Kasap Aleksi’den haraç istediler. Çıkan tartışmada silahlar ateşlendi ve Aleksi öldürüldü. Kasadaki parayı alan eşkıyalar olay yerinden uzaklaştılar. Maden Direktörü, vukuatı Dahiliye Nezareti’ne yani İç İşleri Bakanlığı’na bildirdi. Eşkıyalar, Jandarmanın yaptığı operasyonda ölü olarak ele geçirildiler.

 

Maden fabrikasında topraktan arındırılan simli kurşun ve çinko cevheri, işlenmek üzere İstanbul’a ve yurt dışına gönderiliyordu. Dere boyu uzanan yoldan indirilen cevher Haralambo Körfezi’nden Belçika bandıralı gemilere yüklendi. Gemiler İstanbul’a doğru hareket etti. Kaptan Cemalonder, Maden Mühendisi Carlo’yu kaptan köşküne davet etti. Kısa süre sonra aralarında tartışma çıktı ve Kaptan Cemalonder, Mühendis Carlo’yu tabanca ile vurarak öldürdü. Hadise, yabancı pasaportlu kişiler arasında cereyan ettiği için Konsoloshane tarafından inceleme başlatıldı.

 

 

Maden direktörleri, kendi güvenliklerini sağlamak için silahlı güvenlik gücü oluşturdular. İpsiz Recep ve çetesi, maden cevheri taşıyan gemilere Kefken civarında saldırılar düzenliyordu. Cemalonder ile İpsiz Recep arasında Karadeniz’de pek çok mücadele yaşandı.

 

Karasu Osmanlı Madenleri A.Ş. 1917’de iflas ederek kapandı. Fabrika, Cumhuriyet döneminde sahipsiz kaldığı için tarumar edildi. Mekan, günümüzde de sahipsizliğini koruyor. Karasu Madeni’nin değerini bilemeyen Karasu ve Kocaali halkı; buranın tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerini reklam malzemesine dönüştürerek hiçbir emek vermeden insanları burada pikniğe davet etmeye devam ediyor…