Hasan Kar'ın "Mezarlarını kazıp hazır etsinler" başlıklı köşe yazısı

Mutlak ve gerçek son arayan kapımızı çalabilir. Bu söylemim ve eylemim, sokak röportajlarında alınan cevaplar veya verilen tepkiler gibi değildir. İyi günler, iyi haftalar.

Kıymetli okurlar ve takipçilerim; yıllardır ara ara gündemde olan Türkiye – İsrail savaşı veya savaş senaryosu düşüncesi, son günlerde kamuoyunda ciddi şekilde yer bulmuş durumda. Adalet ve vicdan sahibi tüm halklar ve insanlar, hangi inanca sahip olurlarsa olsunlar, İsrail’in yıllarca takındığı bu tavır karşısında masumiyetin ve merhametin yanında yer almışlardır.

Gördüğünüz üzere dünyanın hemen hemen her ülkesinde, İsrail yöneticileri ile birlikte İsrail’e tavır sergileyemeyen ülke başkanları da protesto edilmektedir. Artık dünya halkları ciddi anlamda tavır ve yaptırım alınmasını istiyor doğal olarak. Bu coğrafya da iyi bir ders almadı tabii ki İsrail; şöyle uzun yıllar belini doğrultamayacak bir ders almadı veya verilmedi. Hep böyle ufak tefek “gaz alma” vuruşlarıyla geçiştirildi. İsrail, bugüne kadar ciddi ciddi kara savaşı hissedebileceği bir kasırganın içine hiç girmedi.

Kendimizi İsrail ile teraziye koymamız zaten çok saçma; nüfus olarak dokuz on katısın. Şunu da söyleyeyim, bu burada kalsın: Böyle bir savaş olacak olursa, dokuz küsur milyon olan İsrail’in nüfusu günler içinde dört milyona kadar düşer. Ben hem bizim hem de İsrail kamuoyunda oluşan bu söylemleri gerçek ve samimi olarak ciddiye almıyorum.

Tarih boyunca kurmuş olduğumuz hanlık, beylik, atabeylik, imparatorluk ve devlet sayısı, İsrail’i ciddiye almamamız gerektiğini zaten gösteriyor.

Şimdi muhtemelen “ABD” diyeceksiniz, en büyük ittifakı. Evet, onu da şöyle açıklayayım: Sınır ülke değilseniz kara savaşı güçleşir. Hele hele savaş yapacağınız ülke binlerce kilometre uzakta ise bu iş daha da zorlaşır. Burada da şunu diyebilirsiniz: “ABD Ortadoğu’da çok savaş yaptı.” Evet yaptı. Bir bakalım; bariz bir şekilde kara harekâtı olarak Irak ve Afganistan’da yaptı. Bu iki ülke hâlâ bitik batarya misali. Bugün sağlam 300-400 komando al, yine ABD’nin yaptığı operasyonu yaparsın, o derece. Yani misal ile anlatmak istedim.

İşin özeti, uçakla geleceksin, gemiyle geleceksin. Uçak düşürülür, gemi batırılır; iş o safhaya gelirse. Dediğim gibi, ben o safhaya geleceğine hiç ihtimal vermiyorum.

Ha, İsrailli yöneticiler, karar vericiler, bürokratlar, askerî kanat ve kuvvet komutanları “Türkiye ile savaşalım” derse… Peşinen söyleyeyim: Biz cenazelere saygımızdan dolayı ortalıkta kalmasını hoş görmeyiz. Onun için, savaşa kim katılacaksa mezarlarını kazıp hazır etsinler.

Bu duygu ve düşünce ışığında kendinize iyi bakın, hoşça kalın.