Muhsin Turhan'ın "14 Şubat" başlıklı köşe yazısı

14 Şubat deyince hemen aklınıza Sevgililer Günü geldi değil mi? Oysa benim her şubat, İran'ın devrim kutlamaları gelir aklıma. Bu şubat ayı İran İslam Devrimi’nin 45 yılına girmesidir.

Ne olaylı yıldı 1979… Yenilmez denilen Rıza Pehlevi Şahlık rejimi ve destekçileri Amerika ve İngiltere emperyalizminin İran’dan kovulması unutulur mu? Tüm dünya Müslümanları ve komünistlerin hayranlık duyduğu İran'ın Müslüman halkı devrim yapmış, Şah Amerika’ya kaçmış, İran İslam Devleti kurulmuştu.

Hep görme isteği vardı içimde. 14 Şubat devrim kutlamalarını görmek, halkın devrimle ilgili düşüncelerini öğrenmeyi çok istiyordum!

Bu merakla 1991 yılı Şubat ayında İran'a devrim kutlamalarına katıldım! Ben diyeyim dört milyon siz deyin beş milyon insan devrime destek vermek için Tahran Azadi (özgürlük meydanı) dolmuştu. Kimler yoktu ki! Afrikalılar, Avrupalılar, Asyalılar, rahipler meydanı doldurmuşlardı. En çok dikkatimi çeken bu insan selinin büyük çoğunluğu kadınlardı! Kadınlarla röportaj yapan gazetecilere kadınlar şöyle diyordu!

Bu devrim ülkemize huzur getirdi, eşlerimize, çocuklarımıza kavuştuk! Düşünsenize devrim öncesi İran; alkolün, uyuşturucunun, fuhuşun merkezi idi! İnsanların sömürüldüğü bir düzen bitti diyordu kadınlar!

Rahiplerle yapılan röportajda rahip şöyle diyordu! “Bu devrim İslam devrimi değil. Aynı zamanda dinin yeniden bütün dünyada gündeme gelmesidir. Can Dündar'ın yorumuyla İran tüm dünyanın laboratuvarıdır. İslam’ı tanımak öğrenmek isteyen İran'ı tanımalıdır.”

Sözlerimi merhum Yazar Yaşar Kaplan'ın kitabına da adını verdiği, ‘Bir şenliktir İnkılap’ sözleri ile bitirirken İran İslam İnkılabı, İran'ın devrimci halkına ve tüm devrimcilere kutlu olsun diyorum.