Oğuzhan Kır'ın "93 Harbi’nden önce Limandere tarihi" başlıklı köşe yazısı

Günümüzde Karasu’ya bağlı bir mahalle konumunda olan Limandere, ilçe merkezinden sonra Karasu’nun en kalabalık yerleşimlerinden biridir. 1992 tarihinde belediye teşkilatı kurulan Limandere’de, 2014 yılında büyükşehir yasasıyla birlikte belediye kapatılmış ve Karasu’ya bağlanmıştır.

Liman kelimesi, Yunanca’da “Koy veya gemi barınağı” anlamına gelmektedir. Dere ise Farsça kökenli bir kelime olup “Darre” kelimesinden türemiş, iki dağ arasındaki geçit anlamını taşımaktadır. Türkler, her iki kelimeyi de günlük hayatta kullanmışlar ve yerleştikleri pek çok yere liman veya dere kelimelerini vermişlerdir.

Sakarya Nehri’nin Limandere ovasını çevrelemesi ve nehrin Limandere’de kuzeye doğru dönek yapması, coğrafi açıdan düşünüldüğünde Türklerin bu bölgeye niçin Limandere ismini verdiğini net bir şekilde açıklamaktadır.

93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’ndan önce Limandere, Sinanoğlu’na bağlı olup burada herhangi bir nüfus yaşamamaktadır. Yani 93 Harbi’nden önce Limandere ve çevresi tamamen ormanlarla kaplıydı. Bunu belgelerle de açıklayabiliriz.

1816 yılında, Sultan II.Mahmud yönetimi ile ters düşen Adapazarı Ayanı Kara Osman Ağa’nın, Sinanoğlu’nun Karasu taraflarında bulunan ormanlara saklanması ve onu yakalamak için görevlendirilen İznikmid Kereste Emini Moralı Osman Efendi’nin sadrazama yazdığı mektupta şu ifadelere yer veriliyordu:

“Hain-i merkumun (Kara Osman Ağa’nın) firar ettiği dağ, Adapazarı civarında Sinanlıoğlu Dağı dirler, ucu bucağı yok! Vasiü'l nihaye cebel-i meşhur olub, mukaddemler dahi zor gördükçe firar ettiği mahaldir.” (Prof.Dr.Atilla Çetin, Adapazarı Ayanı Kara Osman Ağa Vakfı ve Vakfiyesi, s.156.)

Belgede Sinanoğlu-Limandere civarının uçsuz bucaksız orman olduğu, yakınlarında herhangi bir köy veya şehir bulunmadığı, suçluların ve kaçakların bu dağlarda saklandığından bahsedilmiştir. Neticede Kara Osman Ağa, Mayıs 1816’da Sinanoğlu-Limandere ormanlarında Osmanlı kolluk kuvvetleriyle girdiği çatışmada yakalanarak idam edilmiştir.

1844 Temettuat Defterleri’nde de Limandere ve çevre köylerinde herhangi bir yerleşim bulunmamaktadır. 1860’lı yıllarda Ferizli’nin Damlık (Tamlık) köyüne yerleştirilen Osmanlı Ermenilerine, ekip biçmeleri için Limandere’nin Balıklı Ovası verilmiştir. Buna rağmen Ermeniler, yine de Limandere veya Balıklı Ovası’na yerleşmemişlerdir.

Öz Türkçe bir isim olan Balık ise çamur, kale, şehir anlamına gelmektedir. Limandere’nin Balıklı ovası zamanında çok çamur olduğu için Türkler tarafından bu isim verilmiştir.