Hasan Kar'ın "Sana geldim Karasu" başlıklı köşe yazısı
Bir Temmuz akşamında denizin rengi masmavi ve bir Van Gölü edasında sakin. Ufuk, bulutlara doğru nar çiçeği kırmızısı rengine bürünmüş, tablo güzelliğiyle tam da karşımda duruyor. Hoş bir meltem rüzgarı kulağıma fısıldıyor: "Sana geldim Karasu, sana geldim." İyi günler, iyi haftalar.
Konulara ve yaşananlara göreceli bakma durumu var. Bu durum hem beklenti hem de insanoğlunun hırsıyla alakalı.
Kıymetli okurlar, ilçemizin bazı alanlarda potansiyelinin gün yüzüne çıktığını düşünmüyorum. Bizler belki ilk hali hazırda olan Acarlar Longozu, Maden Deresi, Yeni Mahalle, sonra hadi bir de Küçükboğaz diyelim ve bitti. Ama bitmedi işte!
Mesela Kuzuluk Mahallesi’nde “Akçagöl” diye bir göl var, hiç duydunuz mu? Mahalleli harici pek bilinmez. Tuzla kalemiz orada duruyor; restorasyon veya aslına uygun yapımını bekliyor.
Ve mağaralarımız... İlçemizde irili ufaklı birçok mağara var. Bunlardan biraz düzenleme yapılıp gün yüzüne çıkacak, ziyarete açılacak olanı da var.
Bir de bu anlattıklarımın dışında birçok kırsal mahallede trekking yapılacak yerlerimiz var. Nasip olursa önümüzdeki aylarda hazır olun. Özellikle yılda iki mevsim değerlendirilebilir: İlkbahar ve sonbahar. Bu mevsimler insanı bunaltmaz; rahat rahat uzun kilometreler boyunca efor sarf ederken, çocuklarımız anne ve babalarıyla hem doğayla buluşma, insanlarla sosyalleşme hem de bölgemizi, köylerimizi tanıma fırsatı bulmuş olur.
Ve bu gezilerde, mahallenin tarihi, ekonomik ve sosyal yönüyle ilgili molalarda bilgi de edinmiş olacağız.
Evet, bunların hepsi mümkün değerli okurlar. Siz hazır mısınız? Hadi o zaman, kendinize iyi bakın, hoşça kalın.