Değerli okurlarım, Yazar Cemal Yıldız’dan aldığımız çağımızın hastalığı olan “DEDİKODU’ yu kaleme almak istedik.

 

Bir toplumda dedikodu hastalığını önlemenin tek geçerli yolu, insanların Allah’tan korkmalarını ve İslam ahlakının insanlar arasında yaygınlaşmasını sağlamaktır. Tüm iman edenler bunun için çalışmakla sorumludurlar. İslam ahlakının yaşanmadığı cahiliye toplumlarında en yaygın olarak görülen karakter bozukluklarından biri “dedikodu”dur. 

 

Cahiliye ahlakını yaşayan bazı insanlar, vakitleri ya da imkânları olmasa dahi dedikodu yapabilmek için mutlaka bir fırsat bulurlar. Bazen kapı önünde komşularla, bazen saatler süren telefon konuşmalarında, bazen de çay ya da kahve ziyaretlerinde veyahut davet edilmeyen yere simitçiler gider tabiri ile kalabalık ortama girenlerin ortamda yaptıkları konuşmalarda bu manzarayı görmek mümkündür.

 

Ancak burada asıl önemli olan, dedikodudan derin bir zevk almalarıdır. Çünkü dedikodu sırasında çekiştirilen kişi küçük düşürülüp aşağılanırken, dedikoduyu yapanlar kendilerini büyük göstermeye çalışırlar. Aslında kendilerini küçük duruma düşürdüklerini farkına varmıyorlar.

 

Bu nedenle arkadaş toplantılarında konuşabilecekleri pek çok faydalı ya da zevkli konu varken, onlar ısrarla dönüp dolaşıp sözü birilerinin dedikodusunu yapmaya getirirler.

 

Komşuları, dostları, akrabaları, eşleri ve hatta yoldan geçen yabancı biri bile bu dedikodulara malzeme olabilir. Kişinin duyduğunda hoşlanmayacağı hiçbir konuşmayı arkasından yapmanın doğru olmadığını her insan bilir. Hiç kimse -dedikodu yapan kişi de dahil- bunun aksini savunmaz.

 

Çünkü gerçekten eleştirilmesi gereken bir konu varsa ve bu konu o kişiye yardımcı olmak amacıyla konuşuluyorsa, yapılacak en doğru şey bu durumu ilgili kişiye bildirmektir. Yoksa herkesle durum değerlendirmesi yapıp, kınanan kişinin durumdan haberdar edilmemesinin altında iyi bir niyet ve akılcı bir amaç yattığı söylenemez.

 

Üstelik dedikodu yapan bu insanlar, aynı şeyin kendileri için de yapılma ihtimali olduğunu bilir ve bundan hiç hoşlanmazlar.

 

Kendileri hakkında olumsuz konuşulması konusuna son derece hassasiyet gösterirken, başkalarının canının yanmasını umursamadan bu çirkin tavırdan vazgeçmezler.

 

Arkasından konuştuğu kişinin yüzüne gülen insan zayıf karakterlidir. Çenesini kapamayı bilmez, yüzleşmeye de cesareti yoktur. Başkalarını da konuşturmaya çalışır, ağzından laf almaya çalışır. Sorsan yaptığı dedikodu değil, bilgi alışverişidir, herkes yapıyordur. Kişi kendinden bilirmiş işi.

 

Arkasından bi dolu saydırıyorsun. Yok, öyle yok böyle yapıyor diye. Ondan sonra gidip yüzüne gülüyor, aynı masada oturuyor, o kişinin de en yakını oluyorsun. Ya da olmaya çalışıyorsun.  Nasıl oluyor bu, insan bu kadar ikiyüzlü olmamalı.

 

“Birini eleştirmek için en uygun yer aynanın karşısıdır” Hayırlı Haftalar.