Ayşenur Elmacı'nın "Şeker tadında bir bayram olsun" başlıklı köşe yazısı

Ramazan ayımız yine göz açıp kapayınca bitti, bayrama erdik. Öncelikle siz değerli okurlarımın bayramını en içten dileklerimle kutlarım, umarım Ramazan Bayramı tüm dünyada şeker tadında günlerin başlamasına vesile olur. Her yıl olduğu gibi bu yılda da geleneği bozmadan siz değerli okurlarımın bayramınızı bir bayram yazısı ile kutlamak istedim.

Bayramların bizim geleneklerimizde, göreneklerimizde çok ayrı bir yeri var.

Eskiden olduğu gibi bu zamanlarda o bayram ruhunu tam anlamıyla yaşayamıyoruz. Geçmiş bayramlarda zihinlerimizde kalan o kadar çok anılarımız var ki, bu bayramlarda o anılarımızın hiç birini neredeyse yad edemiyoruz.

Her bayram geldiği zaman çocukluğuma, çocukluğumuza gideriz. Ne güzel günlerdi der geçiştiririz. Geçiştiririz ama aslında içimiz hep buruktur.

Her bayram sabahı, neredeyse her evde istinasız eski bayramlar konuşulur, anılara, geçmişe yolculuk edilir.

Geçmiş bayramlarımızda birlik, beraberlik, kardeşlik, yardımseverlik, komşuluk, akraba bağı o kadar güçlü idi ki şimdilerde neredeyse birçoğunu yitirdik.

Aile büyüklerini ziyaret etmek, kocaman masaların etrafında toplanıp yemekler yemek ne yazık ki artık eskisi kadar mümkün olmuyor.

Hele bayramlarda yapılan alışverişin tadı hiçbir şey de yoktu. Bayram gelse de sabah uyandığımız gibi hemen giysek diye başucumuzda beklettiğimiz o elbiselerimiz, ayakkabılarımız.

Anılarımızda yer alan bayramları bugün var etmek, yaşamak çok zor olsa da olabildiği kadar bayramlarımızı kutlamak, çocuklarımıza aktarmak, gelecek nesillerin gelenek ve göreneklerimizi bilmesi açısından çok önemsiyorum.

Değerli okurlarım ancak kimimiz için de bayramlar tatil oluyor, çünkü bazılarımızın dinlenmek, ara vermek için başka zamanı olmayabiliyor. İnşallah bu bayram dinlenebilirsiniz. Yeni haftaya mutlu, huzurlu, sağlıklı başlamak nasip olur. 

Gün gelecek bizler de yaşlanacağız bunu unutmadan yaşamak gerektiğini düşünüyorum. Bizler çoğunlukla yaşamadan bazı şeyleri anlamıyoruz, dolayısıyla evlat yolu beklemenin ne demek olduğunu yaşamadan büyüklerimizi mutlu edelim.

Değerli aileler, ailenin sürdürülebilirliği özel günlerde bir arada geçirilen zamanlardan geçiyor ve çocuklarımıza gelenek göreneklerimizi sadece anlatarak değil yaşatarak aktarabiliriz.

Değerli okuyucularım tatil, dinlenmek hepimizin hakkı; aile büyüklerimiz ise bizim baş tacımız, bizi var eden, emekleriyle büyüten, üzerimizde hakkı olan, üstünde durmak istiyorum gerçekten üzerimizde hakkı olan, zamana sığmayan bir bollukla bereketlenmek ve bağışlanmış olmanın o gururlu duygusuyla arınmış olmanın temennisiyle. Bayramınız tekrardan mübarek olsun.