Hasan Kar'ın "Venezuella ve Sudan" başlıklı köşe yazısı
Her zaman, her yerde karışıklık, eylem, protesto, iç savaş, doğrudan savaş, saldırı, harekat, operasyon gibi veya benzeri olaylara dünyamızda olağan, sıradan şeyler olarak mı bakıyorsunuz yoksa? İyi günler, iyi haftalar.
Kıymetli okurlar; savaşların çok büyük bir kısmı Mezopotamya’da yaşanıyor ve Mezopotamya etrafında cereyan ediyor bu yaşananlar. Dünyanın en kıymetli ve bereketli coğrafyası ve toprakları olan bu yerlerde ne hikmetse açlık, geri kalmışlık ve savaş bakımından yaşananlara bakınca, bu ülkelerin olması gereken yerde olamadıklarını ya da olmaları istenmediğini söyleyebilirsiniz; tersinden de bakabilirsiniz.
Kan ve gözyaşının olduğu coğrafyada bilim ve ilim olmaz; olsa da kıymeti olmaz. Haliyle bu topraklarda insanın birinci önceliği yaşam hakkını korumak, canı için mücadele vermektir. Durum ve tablo bu. Asya, Afrika, Ortadoğu’da kendi içlerinde ya da komşu ülkeler arasında mutlaka bir gerginlik yaşanıyor; çoğu zaman bu gerginlik çatışma seviyesine varıyor.
Son günlerde, aylarda Güney Amerika ülkesi Venezuela’da Amerika destekli ve bu desteğe içeride karşılık veren muhalif liderler veya kişiler tarafından halk hareketi, eylem, protesto tarzı girişimler devreye sokulmaya çalışılıyor. ABD, Venezuela’ya ait gemileri “yasak madde taşıyor” bahanesiyle hedef alıp vurup batırıyor. Adeta hem içeriden hem de sınırları dışından tam bir kıskaca alınmış durumda Venezuela. Buna rağmen Venezuela’nın tek bir şansı ve kurtuluşu var. O da halkın, vatandaşların şu an ülkenin başında bulunan Maduro’nun yanında yer alması ve bu uğurda mücadele etmesidir. Diğer ihtimallerin hiçbir karşılığı olmaz.
Diğer bir ülke Sudan. Ülkemiz iyi de yatırımlarımız var. Hastaneye kadar. Uzunca yıllardır insani yardımlar yapılıyor. Eski cumhurbaşkanı Ömer Beşir askeri darbeyle gelmişti, o da askeri darbeyle gitti; sonrası yine aynı, öncesi yine yani gelen gideni aratır misali. Sudanlılar aradıklarını askeri darbede bulmaya çalışıyor gibiler; sanki bir dünya ayrılmış, ayrışmış topluluk. Tabi son aylarda Sudan’da çok büyük bir katliam yapıldı; Sudanlı insanlar yine Sudanlıları öldürdü. Silahlar başka ülkelere aitti ama sebepsiz, günahsız binlerce insan öldü.
Şimdi olması gereken: İslam teşkilatı güçlü ve kararlı bir şekilde burada durup barışı sağlayacak; ordu harici silahları toplayacak; bir seçim takvimi oluşturulacak; ve Müslüman ülkelerden oluşacak bir barış gücü 3–5 yıl ülkede adalet ve demokrasi tesis edilene kadar kalacak. Bu yara ancak böyle pansuman olur. Kendinize iyi bakın, hoşça kalın.


