Öncelikle bazı temel kavramları açıklayalım.

Mülteci, sığınmacı ve göçmen; uluslararası hukuka göre üç farklı statü.

Mülteci; "ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen kişi" olarak tanımlanıyor. Yani mültecilere; uluslararası anlaşmalarla özel statü ve hukuki koruma sağlanıyor.

Şimdi bizim ülkemizdeki Suriyeliler bayramlarda on gün on beş gün ülkelerine dönüp takılabiliyorsa bu insanlar mülteci değil demektir.

Henüz bu korumadan faydalanamayanlar ise “sığınmacı" olarak nitelendiriliyor. Sığınmacı, mülteci olarak uluslararası koruma arayan ancak statüleri henüz resmi olarak tanınmamış kişilere deniyor. Bizim ülkemizde çoğunluğu oluşturan kayıtsız olan kişilerde bunlar. Bir kısmı burada kalmak isteyen bir kısmı burayı basamak olarak kullanıp Avrupa’ya gitmek isteyenler.

“Göçmen” ise, ülkesinden ekonomik veya diğer nedenlerle gönüllü olarak ayrılan kişi demek. Yani göçmenler ülkelerini kendi istekleri doğrultusunda terk ederken, mülteciler ülkelerini terk etme zorunda kalan ya da terk ettirilen kişilerden oluşuyor.

Örnek verelim daha iyi anlaşılacaktır. Taliban Afganistan’ı işgal etti. Mevcut hükümetten birilerinin öldürülme korkusuyla ülkesinden kaçıp başka ülkeye gitmek istemesi mülteci, şehri işgal edilip muhalefet veya Taliban karşıtı görüş bildiren çoğunluğu fakir olanlar sığınmacı, Taliban işgal ettiği için ekonomik ve sosyal yaşamın kısıtlanacağı için kendi istekleriyle gidenlere de göçmen deniyor.

Bunların tamamından ülkemizde 6-7 milyon kişi olduğu söyleniyor. Bir kısmı kayıtlı bir kısmı kayıt dışı. 7 milyon olsalar 96 ülkenin nüfusundan daha fazla bir mülteci, sığınmacı ve göçmen kabul etmiş oluyoruz. Bu konuda dünyada bir numarayız.

Suriyeli ve Iraklıların yanı sıra şimdi de Afgan erkek göçü başladı. ABD' nin Afganistan’dan çekilmesiyle Taliban ülkeyi işgal etti ve ülkenin cumhurbaşkanı kaçarak Tacikistan'a sığındı. Ülkede kalan ABD'ye bir şekilde yardım etmiş onlar için çalışan kişilerde ülkeden kaçmaya başladı. Adres neresi tabi ki Türkiye...

ABD' nin Afgan adamları ABD'nin ebedi düşmanı İran üzerinden 3.000 kilometre geçip bizim ülkemize giriş yapıyorlar. Anlatsanıza bu hikayeyi film olur.

Bu gelenlerin yanında bir sırt çantası bile yok, kadın yok, çocuk yok. Paso erkek. Bunlar bizim sınırları nasıl elini kolunu sallayarak geçiyor, bunların sayısı kaç, ülkenin hangi noktalarına yerleşiyorlar, bunlara devlet para ödüyor mu, kaç tanesi ABD'ye göçecek, kaç tanesi bu ülkede kalacak, bu insanlar 10 yaşından itibaren elinde silahla büyüyen insanlar bu ülkede suça bulaşmayacak mı, ülkemizde oluşan mülteci karşıtlığı eylemlere dönüşürse güvenliği nasıl sağlayacaksınız gibi yüzlerce soru sorabilirim. Ama cevap verebileni çıkmaz o yüzden ülke tabiri caizse dingonun ahırına dönmüş.

Ekonomi, korona, yangınlar, sel felaketi derken şimdi de zaten var olan bir mülteci krizi daha da derinleşti. Bugün bunları ülkelerine geri göndermeye karar versen on yıl sürecek bir işlem. Ne denir bilemiyorum.