Aybüke Yıldız'ın "Ayna, kadın kendine hayran" başlıklı köşe yazısı
Öfkem oldukça fazla.
Kaçmaya çabaladığım onca duygular etrafımı çoktan çepe çevre sarmışken. Ölsem hiçbir şeyler değişmez.
Yollar uzuyor ben yürüyorum ama asla yorulmuyorum. Her şey bulanıklaşıyor. Zaman çizgisiz sarpa sarmal gökyüzü bulanık ve sen aptal kalbim susmalısın.
Yolda yürürken tüm dünyanın duygularını hissetmek. Bu aralar aptallaştım. Duygular ile aklım arasında dengeyi kaybettim ve nefeslerime hükmedemiyorum. Kaybediyorum içimdeki çocuğu.
Yalnız kalmalıyım. İnsanlardan uzaklaşmalıyım. Aşık olmadım/olamam zaman çizgisiz tik tak...
Türk kahvesini sadece kendin ile iç.
Güneş var ise aşk vardır der şair.
Her şey aptalca bazen bir şey yazmak saçma. Kim doğru kim yanlış hadi ama zaman oldukça mükemmel ama insanlar uyduruk. Şimdi balonlar göğe kavuştu ama karga mevsiminde
Kaçmak kuşlara özgü, sürekli düşünmek yıpratıcıdır.
Hep bir adım geriyi tekrar tekrar zihnimde oynamak. Çocukluğumun katili kim ben mi yoksa şu an aynadaki kadın mı?