Basın açıklamasında bulunan Yeniden Refah Partisi Karasu İlçe Başkanı Osman Önal, “Siyasette ahlaklı ve maneviyatlı siyasetçiler milletin haklarına, devletin malına dikkat eden ve de emanet gibi koruyup gözeten, hakkaniyetli bireylerdir” dedi. Önal, “İdari yönetimlerde asıl olan herkese eşit mesafede aynı şartlarda hizmet verilmesidir” sözlerini kullanarak açıklamasına şu ifadelerle devam etti:

EYLEMLER ZİNCİRİ

“Yönetmek, hiçbir aksaklık ve eksiklik olmamaksızın, siyasi ve de kurum yapısı, mezhep, ırk gözetmemeksizin, her yapıya eşit mesafede ve üst seviyede başarılı olabilmek projeler üretip hareket ve eylemler zinciri diyebiliriz. Bu zincirin bir halkasında zafiyet meydana gelirse bu bedeli zincirin her halkası çeker. Ülkede yönetimde söz sahibi olabilmek için bir siyasi seçimle iktidar olmak gerekir. İktidar olmak demek muktedir olduğunuz anlamına gelmez. İktidar idari sistem himayenizdedir, her şeyden, sistemin yani devletin tüm kurumları, yaşama ve yürütme organlarının işlevselliği emrinizdedir. Fakat bu başarılı olmanız anlamına gelmiyor.

BARBAR HUKUK ANLAYIŞI

Meclisteki milletvekillerinin maaşlarından, emeklinin maaşından, toplumdaki çalışan işçi sınıfının maaşlarının hakkaniyetli, adaletli olmasından, ticaretle uğraşanın, ticari ürünü üreten üreticiden, üretici firmaya kadar, kazancından vergilendirilmesine kadar... Hukukta barbar hukuk anlayışı değil insanı, adaletli, her kanun hükmü insan onuruna, yaratılışına, hak ve hukukuna eşit adil olmasını sağlamak her yönetim alanında yetiştirdiğiniz insanları da denetleyebiliyor iseniz muktedir olan bir iktidar olursunuz. Böyle bir yönetim iktidarının muktedir olduğu yer zirvededir.

BİLGİ VE TECRÜBE

Zirvede rüzgarlar sert eser, nereden eseceğini bilmekte sizin ve de çevrenizdeki birinci halkadaki siyasi yol arkadaşlarınızın siyaset bilgi ve tecrübesine bağlıdır. Yani liderlik kolay kazanılacak bir meziyet değil. Hakkaniyetli, adil olamamaktan hak huzurunda ki hesaptan korkmaktan, sorumluluktan geçer, istişareden geçer. İnsanlığın hilafına halife olmak edebiyat ve siyonizmin içinde onların yasaları ve ekonomik politikaları ile yola çıkmak ile olmaz. Bir söz vardır ‘Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.’

HALKA SORULMUYOR

Bugün siyasete girenlerin salt çoğunluğu, devlet mesaisi içerisinde kendi işleri ile uğraşmaktan devletin vekillik görevini yerine getirememekte. Bunun bariz görüntüsü vekil denilen kişilerin seçimden sonra bir sonraki seçime kadar halkın arasında görülmemesi vekalet veren halkın halinin eksiklerinin görüşünün sorulmamasından belli oluyor zaten. Meclis sanki bu kişilere birilerinden miras kalmışçasına yasaları, kanunları bu halka sormadan çıkartıyorlar. Sanki bu millet oy verirken kafası çalışan, seçimden sonra tarımda, ekonomide, hukukun işlevselliğinde kafası çalışmayan bir vatandaş durumuna düşürülmekte.

EKONOMİ YASALARI

İstanbul Sözleşmesi’nin istenip istenmediği soruldu mu? Okullardaki eğitim sisteminin istişaresi bu millet ile yapıldı mı? Ellerindeki kriterler nedir? Batı medeniyeti diye çığırtkanlık yapanlar, batıda yasalar başbakandan sokaktaki vatandaşa kadar muktedir durumda. Yanlışlıkla devletin kredi kartını kullanan istifa edecek kadar onurlu. Belki inançsal olarak sorgulayabilirsiniz ama senin inandığın dinde de bu yapılan siyaset, insana yaklaşım adalet, ekonomi yasaları, senin yaptığın gibi değil. Ömer’i anlatıyorsun, kendin turist Ömer olmuşsun haberin yok.

VURGUN ORTADA

Sözün özü en küçük birimden yani aileden aile bireylerinden, aile içi adalet, hakkaniyet, ahlak ve maneviyat, eğitimlerine, eğitim yaşının sonraki süreç olan eğitim ve öğretim program ve yasalarına eğilim gösterilmeli. Kimse kusura bakmasın, ilkokula giden bir öğrenci okul kıyafetlerindeki kalite durumunu fiyat politikasını, güncel yaşamındaki alışverişleri ile kıyas yaptığında ortadaki vurgunu anlıyor. Bu genç bireye hangi İslam’ı hangi adaleti anlatıp eğiteceksin. Meclisteki bir yemek menüsündeki fiyatla, bir öğrencinin öğle yemeğinin fiyatını kıyaslandığında, hangi gence ‘Gençler bizim geleceğimizdir’ sözünü anlatabilirsiniz.

KENDİNİZİ KANDIRIN

Sayın vekiller, sayın başkanlar, sayın bürokratlar, sayın bakanlar, kurum ve kuruluş idarecileri, sizler kendinizi kandırıyorsunuz, bu milleti değil. Bu aziz millet sizden vazgeçmez mi sanıyorsunuz? Bu milletin muhtaç olduğu kudret, bağrındadır, imanında. Sizler kandıra durun kendinizi, bir bakın evlatlarınız kimler ile nasıl ticaret yapmakta nasıl işler içine girmişler. İlahi adalet illaki tecelli eder ama bugün ama yarın. Temiz, asil, adaletli, hakkaniyetli ve de Ömer’i anlatan değil Ömer olmaya çalışan nesiller olabilme temennisinde bulunuyorum.”

Editör: Güler Çınasoğlu