Remzi Akbaş'ın "Bir tuhaf tasarruf" başlıklı köşe yazısı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geçtiğimiz günlerde "Kamuda Tasarruf" başlığı altında bir dizi tedbirleri açıkladı.

Tedbir dediğimiz şey bir nevi "yasaklar."

Oysa ki iktidara gelirken seçimler öncesi söylenen sloganın şifresini bilmem hatırlıyor musunuz? "3Y".

Açılımına bakalım: "Yasaklar kalkacak, Yoksulluk bitecek, Yolsuzluk önlenecek."

Dile kolay aradan 22 yıl geçti.

Geldiğimiz yere bakarsanız, "3Y" sadece slogan olarak kalmış ve ülkemizin ekonomik disiplinin sağlanması gerektiği (nihayet!) anlaşılmış olacak ki, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Genelgesi'nin Resmi Gazete'de yayımlanması ile "Tasarruf Tedbirleri" adı altında yasaklar resmen yürürlüğe girmiş oldu.

Toplamda 100 milyarlık bir tasarruf ön görülüyor. 2024 bütçe giderleri 11 trilyon 89 milyar TL olduğu dikkate alındığında "çerez parası" yani...

Zorunlu haller, Milli Güvenlik ve Savunma'nın bu tedbirler kapsamı dışında kaldığını da söyleyeyim. Ancak hem sağlık hem de eğitimde tasarruf olmamalı.

Halk dilinde bir söz hatırlıyorum:

"Har vurup savurmanın acı acı yellenmesi (kibarca) vardır."

Alınan tasarruf tedbir kararları 3 yıl olarak belirtilmiş.

Neden 3 yıl?

Bunca yıkım bu sürede düzelir mi zannediliyor? 

Tasarruf tedbirleri (yukarıdaki ayrıcalık) hariç bütün kamu kurumlarını kapsıyor. Yerel Yönetimler (Belediyeler) de dahil.

İşte burada sorun başlıyor.

Halkın sosyal yaşamını etkileyecek bir durum ortaya çıkıyor.

Büyük çoğunluğu muhalefet olan belediyelerin yatırımlarını kısmak halka verilecek hizmetleri de kısmak anlamına geliyor.

Elbette burada iktidar tarafı belediyeler de etkilenecek ama... (yani mücbir sebep de var ya)

İsminin başında "Adalet ve Kalkınma" olan bir partinin 22 yıl sonra geldiği durum; adaleti ayrı tartışılır, kalkınmaya yönelik çalışmaların kısıtlanmasını anlamakta zorluk çekiyorum.

Şimdi, Karasu Belediyesi Başkanı Sayın İshak Sarı'nın taaa..., geçtiğimiz dönemde halka söz verdiği hizmetler arasında yer alan ve halkın sosyal yaşamını etkileyen "Üst geçit projesi, katlı otopark projesi" ile Yenimahalle tarafında Sakarya Nehri batısında yapılması planlanan Büyükşehir Belediyesi'nin de onayladığı "Uluslararası spor ve eğitim merkezi projesi" artık rafa mı kalktı?

Sadece bunlar değil; Arifiye-Liman bağlantılı Zonguldak ve Bartın güzergahı "Demiryolu projesi" de (zaten bu yıl yatırım projesinden kalkmıştı) şimdi 3 yıl boyunca yapılamayacak.

Bir başka sorun, özellikle deniz dalgaları nedeniyle Doğu Karadeniz Sahili kum erozyonunun engellenmesi için yatırım programına alınması düşünülen "Tahkimatlar" yatırımı da zor görünüyor.

Karasu sahili için büyük önem taşıyan "Arsa Takas Projesi" bu tasarruf tedbirlerinin dışında mı yoksa dahil mi bilemiyorum. Umarım dışındadır. Çünkü mevcut lokasyonda ruhsatı verilmiş yapılar mevcut. Hiç olmazsa yüzde 70'ine kadar ilerlemiş olan Sahil Takas Projesi tamamlanmış olsun.

Demem o ki; 22 yıl sonra halkın sosyal yaşamını etkileyecek yatırımların kısıtlanarak sekteye uğrayacağı hiç aklıma gelmemişti.

Bugüne kadar şatafatlı harcamalar yapılırken hiç düşünülmeyen tasarrufların "Yerel Seçimler" sonrasında hayata geçirilmesini "tuhaf" olarak karşılıyorum.