Hasret Aksoy'un "Kanepe babası: Aileye uzanmayan babalık" başlıklı köşe yazısı

Akşam saatleri bir evin en değerli anlarıdır. Günün yorgunluğu, koşuşturması biraz olsun durulmuş, aile bir araya gelmiştir. Ancak bu değerli zamanlar ne kadar anlamlı geçiriliyor? Çoğu baba için bu saatler kanepeye uzanıp telefonla vakit geçirme zamanıdır. Çocuklar bir şey anlatmak ister, ama baba ya telefonu bırakmaz ya da bir “Hı hı” ile geçiştirir. Çocuklarıyla göz teması kurmadan, kopuk diyaloglarla geçen bir iletişim… Ve farkında olmadan çocukların ruhunda derin bir boşluk bırakan davranışlar.

Bir evde anne, günün her anını aktif bir şekilde ailesine adayarak geçirir. Yemek yapar, çocukların ödevine yardım eder, evi toparlar, sabırla her şeyi organize eder. Piknik mi yapılacak? Malzemeleri hazırlar, yeri belirler, çocukların ihtiyaçlarını düşünür. Tatil mi planlanacak? Bavulları hazırlar, yol haritasını çıkarır, eksiksiz bir şekilde düzeni kurar. Ama baba mı? Çoğu zaman sadece bedenen bu planlara dahil olur. Telefonuyla gelir, telefonuyla döner. Ve bütün bu süreçte, anne ne yaparsa yapsın, yalnızdır.

Babaların hayatı kolay değil, bunu kabul ediyoruz. İş stresi, evin geçimi gibi büyük sorumluluklar omuzlarında. Ancak çocuklarınızın çocukluğunda sadece bir figür olarak var olmak yeterli değil. Kanepeye uzanıp, "Ben buradayım" demekle babalık yapılmaz. Çocuklar, yalnızca fiziksel olarak değil, ruhen de yanlarında olan bir babaya ihtiyaç duyar. Onlarla oyun oynarken telefonunuzu bırakın. Ödev yaparken dikkatinizi dağıtmayın. Onların gözlerinin içine bakarak konuşun, gerçekten dinleyin. Çünkü onlar sevildiklerini yalnızca bilmekle yetinmez, bunu hissetmek ister.

Ve sonra kanepe babasının en ilginç alışkanlığı başlar: Telefonunu sadece şarjdayken elinden bırakır. Ama şarjdayken bile dakikalarca ayakta kalır, telefonuna bakmaya devam eder. Ailesiyle vakit geçirmek yerine, ekrandaki sanal dünyada kaybolur. Bu bağımlılık, sadece çocukların değil, evdeki herkesin huzurunu bozar.

Bir anne, tüm gününü çocuklarına adayarak kendinden ödün verirken, baba yalnızca on beş dakikalık bir oyunun ardından dünyanın en ilgili babası gibi davranamaz. Kanepe babası, hiçbir zaman ailesi için bir program hazırlayıp onları dahil etmez. Her zaman hazır olana dahil olur. Ancak bu durum babayı da mutlu etmez. Çünkü bu döngü içinde kendini kopuk, yorgun ve hayattan uzak hisseder.

Oysa çözüm basit. Telefonu bir kenara bırakmak, kanepeye biraz ara vermek ve çocuklarınızın dünyasına karışmak… Çünkü ne çocukluk geri gelir ne de birlikte geçirilecek kıymetli anlar. Baba olmak, bir sarılmayla değil, varlığınızla çocuklarınızın hayatında iz bırakmaktır. Haydi, bugün bir değişiklik yapın. Çocuklarınıza gerçekten var olduğunuzu hissettirin. Çünkü onların size ihtiyacı var, hem de tahmin ettiğinizden çok daha fazla.