Ali Keskinsoy'un "Kendini üstün görme" başlıklı köşe yazısı

Değerli okuyucularım; Rabbimiz (c.c), İsra Suresi’nin 37. ayeti kerimesinde “Yeryüzünde böbürlenerek, kendini beğenerek yürüme, ne yeri yarayabilir, nede boyca dağlara ulaşabilirsin” buyuruyor…

Rasulüllah (s.a.v)’de “Helak iki şeydedir; bunlardan birincisi, kendini beğenmek, ikincisi ise, Rabbimiz (c.c)’den ümidi kesmektir.

Değerli okuyucularım;

Zamanın birinde ömrünü 70 yıl ibadete vermiş bir kimse, bu süre zarfında cumartesiden cumartesiye yemek yiyor diğer günleri oruç tutuyordu. Bir gün Allah’u Teala Hazretinden bir istekte bulundu, dua etti, duası hayatın içerisinde kabul edilmediğini görünce kendi kendine eğer sende hayır olsaydı rabbin isteğini kabul ederdi, çünkü senden öncekilerin istekleri kabul edilmiştir diyerek düşündü. Ve o gece rüyasında ona şu şekilde nida edildi:

“Sen 70 yıl yapmış olduğun ibadeti gözetmeden kendinde bir hayır görmedin kendini beğenmedin, bu kendini beğenmemen 70 yıl yapmış olduğun ibadetten daha faziletlidir daha üstündür” denildi.

Hazreti Ömer Bin Abdülaziz Rahmetullahi Aleyh, konuşma yaptığında halka hitap ettiği sırada, kendini beğenecek duruma geldiğinde, konuşmasını keser ve yazılarında kendini beğenecek gibi hissettiğinde, yazmış olduğu yazıları yırtıp atardı.

Davut Aleyhisselam; kendisini sahilde bir Sahra’yı çekti ve bir yıl ibadetle meşgul oldu, bu bir yılın sonunda yarabbi belim büküldü gözümde yaş damlası kalmadı, dudaklarım kurudu, bu hal böyle nasıl nereye kadar devam edecek deyince, Rabbimiz (c.c) orada bulunan kurbağaya, “Davut kuluma cevabı sen ver” buyurunca, kurbağa Davut Aleyhisselama, “Ben 60 yıl bu sazın üzerinde Rabbimi tespih etmekteyim, sen daha burada bir yıl Rabbime ibadet ettin ve yapmış olduğun ibadetle Rabbime minnettarlık duygusuna giriyorsun” dedi ve bu durum karşısında Davut Aleyhisselam hıçkırıklarla ağlamaya başladı…

Beğenmişlik duygusu her insanda elbette ki mevcuttur, ama bunu kör etmenin çaresi vardır.

Bunlardan birincisi; başarıya ulaşıldığında bu başarı ancak ve ancak Allah’u Teala’dan bilinecek,

İkincisi, Allah’u Teala’nın bağışlamış, ikram etmiş olduğu nimetleri gözden kaçırmamak, yalnızca Allah’u Teala’dan bilmek.

Bir makama bir mevkiiye bir rahata bir ihsana gark olunduğunda insan, bunu ancak Allah’tan bilecek.

Üçüncüsü, yapılan iyi ameller kabul olunmayacak diye endişe içerisinde olmak.

Dördüncüsü, eskiden beri işlenen günahlar unutulmayacak hatırda tutularak hep onlardan istifade edilecek.

Rabbim Celle Celalühu kendini beğenen kullardan olmaktan bizleri muhafaza eylesin.

Lillehil-Fatiha…