1991-1995 Yugoslavya İç Savaşı (Hırvatistan Savaşı ve Bosna Savaşı)'nda Srpska Cumhuriyeti Ordusu'nun Srebrenitsa'ya karşı giriştiği Krivaya '95 Harekâtı esnasında Temmuz 1995'te yaşanan ve en az 8,372 Boşnak'ın Bosna-Hersek'in Srebrenitsa kentinde General Ratko Mladiç komutasındaki ağır silahlarla donatılmış Bosna Sırp ordusu tarafından öldürülmesine verilen addır. Katliamda bir kısım kadın ve küçük yaşta çocuğun da öldürüldüğü, belgelerle kanıtlanmıştır.

Bosna-Sırp ordusunun dışında katliama "Akrepler" olarak tanınan Sırbistan özel güvenlik güçleri de katılmıştır. Birleşmiş Milletler Srebrenitsa'yı güvenli bölge ilan etmiş olmasına karşın 400 silahlı Hollanda barış gücü askerinin varlığı katliamı önlememiştir.

Srebrenitsa katliamı II. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı olması ve Avrupa'daki hukuksal olarak ilk kez belgelenmiş soykırım olması açısından da önem taşır.

Avrupa ülkelerinden birinde iç savaş yaşanıyor. Birleşmiş Milletler göyya olaya müdahale edip 9.000'ne yakın insanın öldürüldüğü bu bölgeye 400 asker göndermiş ki bu ölenlerin hepsinin de Müslüman olması çok ilginç. Bunların adalet anlayışı o zamanda aynıydı şimdide aynı. Daha bir kaç sene önce Rusya, Gürcistan'ı işgal ederken de Birleşmiş Milletler vardı. İsrail, Filistin'e bomba yağdırırken de vardı. Suriye'de iç savaş varken de vardı. Şimdi soruyorum 1945 yılında kurulan Birleşmiş Milletler ne iş yapar?

Kendi içinde bile adaleti olmayan bu örgütten dünya barışını korumasını bekliyoruz. BM Güvenlik Konseyi on beş ülkeden oluşmakta olup, bu üyelerden beşi daimi üye statüsündedir ve mutlak veto yetkisine sahiptir. Bu ülkeler ABD, Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, Birleşik Krallık ve Fransa'dır. Güvenlik Konseyinin karar alabilmesi için 9/15 oranı gerekli olup, daimi üyelerden herhangi birisinin aksi yönde oy kullanmaması gereklidir. BM'ye günümüzde 193 ülke üyedir.

Yapısının tekrar düzenlenmesi daha adil şekilde ayarlanması gerekmektedir. Dünyanın bu tarz birliklere ihtiyacı var. Acıların, savaşların, soykırımların, açlığın ve çatışmanın olmadığı bir dünya temennisiyle...