Ali Keskinsoy'un "Dünyevileşirken kaybettiğimiz değerler" başlıklı köşe yazısı
Bugün yeryüzüne şöyle bir baksak; her yerde zulüm, savaş, açlık, bencillik ve umursamazlık var. Gazze’de çocuklar şehit ediliyor. Sudan’da açlıktan ölenler var. Bizim mahalledeki çocuklar ise hala telefondan başını kaldıramıyor. Kimi borca batmış, kimi lüksün peşinde, kimi dini sadece sözde yaşıyor. Peki biz bu hale nasıl geldik?
Cevap net: Ahireti unuttuk. Dünyaya kazık çakacak gibi yaşıyoruz.
Artık namaz değil “ek mesai”, dua değil “taksit hesapları”, Kur’an değil “sosyal medya akışı” hayatımıza yön veriyor. Allah’tan korkmak yerine patrona, müdüre, cezaya odaklanıyoruz.
Oysa insanın yolunu şaşırmasının en kadim örneği şeytanın yoludur. Allah ona “secde et” dedi, o “ben üstünüm” diyerek kibirlendi ve cennetten kovuldu. Ardından şu yeminle yola çıktı: “Onları doğru yoldan alıkoyacağım, çoğu sana şükretmeyecek” (A’raf 7/16-17). Ve gerçekten de bugün baktığımızda, insanlık onun dediğini yapar hale geldi.
Şeytan, Adem’e ebedi bir hayat ve hiç bitmeyecek bir mülk vaadiyle geldi. (Taha 20/120) Bugün de aynı oyunu oynuyor. “Bu ev de senin olsun, bu araba da… Bir daha mı geleceksin dünyaya?” diyerek kandırıyor. Ve maalesef insanlar bu tuzağa kolayca düşüyor.
Dünyevileşmenin belirtileri
1.Helal-haram duyarlılığı kayboluyor.
“Yeter ki kazanayım” anlayışıyla insanlar her yola başvuruyor. Kredi çekmek normalleşti. Çocuklara alınan her şeyin helal mi, haram mı olduğu sorgulanmıyor. Oysa Kur’an bize helal ve temiz olanla yetinmemizi, Allah’a karşı sorumlu davranmamızı emrediyor (Maide 5/88).
2.Adalet kayboluyor.
İnsanlar makamına, yakınına göre muamele yapıyor. Torpille iş bulanlar övünür hale geldi. Halbuki Allah “adaletli olun, bu takvaya en yakın olandır” diyor (Maide 5/8). Yaz Kur’an kursunda bile öğrencileri torpille öne geçiren varsa, o da adaleti ayaklar altına alıyor demektir.
3.Rüşvet ve torpil meşrulaştırılıyor.
İş bulmak için tanıdık aramak normalleşti. Liyakate değil, “bizdenci” anlayışa bakılıyor. Kur’an, haksız yoldan mal yemeyi, rüşvet vermeyi açıkça yasaklıyor (Bakara 2/188). Ama rüşvet alan da veren de bunun ahirette hesabını düşünmüyor.
4.Yetim hakkı gözetilmiyor.
Yolsuzluk, zimmet, haksız kazanç yaygınlaştı. Vakıf ve dernek adı altında haram para aklayanlar bile var. Oysa Peygamberimiz “her hak sahibine hakkını ver” buyuruyor (Buhari, Savm 51). Haram para, aşevinde dağıtılsa bile temizlenmez.
5.Liyakat önemsenmiyor, adam kayırma artıyor.
Allah “emanetleri ehil olanlara verin” buyuruyor (Nisa 4/58). Ama günümüzde “yakınımsa iyidir” anlayışıyla iş yapılıyor. Peygamberimiz bile ehil olmayan kişiye görev verilmesini kıyamet alameti olarak saymıştır (Buhari, İlim 2).
6.Din menfaat aracı haline geliyor.
Bazı kişiler dini görünüşle rant devşiriyor. Cübbe giyip sosyal medya yıldızlığına oynayanlar, Allah adına konuşup kendi reklamını yapanlar… Oysa Peygamberimiz, “ben dünyada bir gölgeye sığınan ve sonra yoluna devam eden bir yolcuyum” demiştir (Tirmizi, Zühd 44). Biz de dünyayı böyle görmeliydik. Ama ne yazık ki bazıları dini ticarete çevirdi!
Ne yapmalıyız?
• Allah’a hesap vereceğini bilen adaletli olur.
• Haramdan kaçan, dürüst yaşar.
• Emaneti ehline veren, toplumu ihya eder.
• Samimi iman eden, şeytanın tuzağına düşmez!
Çağrımız net:
Camilerde, sofralarda, okulda, sokakta; Allah’ı ve ahireti hatırlatmaya devam etmeliyiz. Filistinli çocuklar taşla direnirken, biz de kalemle, ilimle, dua ile direnmeliyiz. Yaz Kur’an kurslarında sabahları camiye koşan çocuklarımızın kıymetini bilmeli; onları sosyal medya değil, Kur’an adamı olarak yetiştirmeliyiz.
Kapanış şu dua ile sonlandırmak istiyorum.
Allah’ım! Dünyayı elimizde tut ama kalbimize koyma…
Bizi şeytanın adımlarından, dünya fitnesinden koru…
Ahireti unutmadan, helale sarılarak, adaletle yaşayıp razı olduğun kullardan eyle bizi…
Amin.