Hasret Aksoy'un "Kalbe düşen bir iz" başlıklı köşe yazısı
Bir çocuğun gözünde parlayan ışık, yüreğimize düşen en büyük mükafattır. İşte tam da bu yüzden, ne zaman bir eğitim dönemine başlasam, zihnimde hep aynı soru yankılanır: Bu çocuklara ne bırakmak istiyorum?
Anadolu Gençlik Derneği’nde yürüttüğümüz yaz etkinlikleri boyunca onlarca çocukla tanışıyor, birlikte öğreniyor, birlikte büyüyoruz. Bu sadece bir bilgi aktarımı değil, kalpten kalbe akan bir yolculuk. Bizim için "ders", yalnızca tahtada yazılı olan değil; birlikte oyun oynarken, sohbete daldığımız o serin gölgede, seccadeyi yan yana serdiğimiz bir öğle vaktinde yaşanıyor. Çünkü biz çocuklara sadece neyin doğru olduğunu öğretmiyoruz, doğrunun hissini de tattırmak istiyoruz.
Kaşif eğitimlerinin özü, çocuğun önce kendi potansiyelini fark etmesi. Onlara yalnızca geçmişin kahramanlarını anlatmak değil niyetimiz, o kahramanlığı bugün nasıl yaşayabileceklerini göstermek. Her etkinlikte, her oyunda, her duada aslında onlara hep aynı şeyi söylüyoruz: "Sen kıymetlisin. Sen bu dünyanın dengesine gönderilmiş bir hayırsın."
Hayatın merkezine “değer”i koymaya çalıştık. Sabır, emanet, sadakat, dürüstlük gibi kavramlar bizim için sadece kavramsal başlıklar değil; o çocukların gözlerine baka baka, örnek olmaya gayret ederek anlattığımız birer hayat pusulası. Çünkü çocuk görürse öğrenir, hissederse benimser. Biz de onlara sadece konuşmadık, yaşadık, yaşattık.
Kimi zaman yere oturduk, misket oynadık. Kimi zaman yüreğimiz titreyerek birlikte dua ettik. Küçücük bir tebessümün ne büyük bir bağ kurduğunu gördük. Kimi gün bir çocuğun sessizliğinde kendimizi aradık, kimi gün birinin meraklı sorusunda yeniden öğrenmeye başladık. Onlar için planladığımız programlarda aslında biz de şekillendik, biz de dönüştük.
İçlerinde merhameti yeşerten, adalet duygusunu kuvvetlendiren, yaratılış gayesini hatırlatan her anı, ilmek ilmek dokuduk. Bazen bir bakışla, bazen bir hikayeyle. Ve fark ettik ki, çocuklara ulaşmanın en kestirme yolu: samimiyet. Bir yetişkinin içtenliği, bir çocuğun dünyasında yankı bulduğunda, yıllar geçse de silinmeyecek bir iz bırakıyor.
Bize düşen sadece anlatmak değil, hatırlatmak. Hayatın hızında çoğu zaman unutulan güzellikleri, yeniden görünür kılmak. O yüzden bu iki haftalık yaz etkinliği bizim için bir eğitim değil; bir uyanıştı. Her çocukta başka bir hikayeyi, başka bir duası olan bir umut tomurcuğu gördük.
Allah, birlikte yürüdüğümüz her çocuğu hayırla büyütsün; bizden geriye güzel bir iz, onların gönlünde bir dua kalsın.