Muhsin Turhan'ın "Sorumsuzluk!" başlıklı köşe yazısı

Yazıma başlamadan önce Bolu Kartalkaya'da yanarak ölen 78 insanımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza da şifalar diliyorum.

Gerçekten acı verici bir olay!

Olay acı da… Daha da acısı ülkemizde insan hayatının değersizliği!

Düşünsenize karne tatili insanlar çocuklarını ödüllendirmek için tatile çıkıyor. Koskoca Kartalkaya! Kültür Bakanımızın da ortak olduğu ETS ile bağlantılı Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı lüks devasa bir yer!

Gel gör ki güzel görünen bu otelin (!) yangın merdiveni yok, alarm sistemi yok, yangın tüpleri yetersiz.

Deseniz ki yeni açılan bir yer? Değil! Tam 1978 yılından beri faaliyette!

Kaç hükümet, kaç belediye, kaç turizm bakanlığı gelmiş geçmiş!

Bir tanesi de dememiş, “Bu otelin eksikleri var, bu eksiklerinizi tamamlayın.”

Şimdi herkes suçu birbirinin üstüne atıyor. İnsan küçük bir dükkan açsa anında tepesine dikilip ruhsat aldırıyorsunuz. Peki 300 kişinin barındığı bu otele eksiklerini tamamlamadan nasıl işletme izni verirsiniz?

Suçlusunuz! Hep birlikte suçlusunuz.

Üzüldüğüm bu ülkede sel olur, yangın olur, tren kazası olur, maden kazası olur! Çıkıp da erdemli biri “Biz suçluyuz, hatalıyız” deme erdemini göstermez.

Hani bir Japon vardı, köprünün telini hatalı bağladım deyip intihar eden. İşte sorumluluk bilinci böyle olmalı.

Bizler Müslümanız! Yolda bir taş görsek onu oradan alıp kıyıya koyarız, birine zarar vermesin diye.

Bize Allah'ın emridir. "Kendin için istemediğini başkasına reva görme." Maalesef her konuda sınıfta kaldık.

Hiçbir işimiz doğru değil.

Bütün bunların nedeni bence tedbirsizlik, boşvermişlik, liyakatsizlik ve adamına göre muamele.

Bu ülke her zaman cebini doldurmaktan, adamını kayırmaktan ve cezaların yetersizliğinden çok çekti.

Ne zaman insanlar ölse “tedbir alacağız” diyorlar!

İnsanlar öldükten sonra değil, yaşarken tedbir alınır.

İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı.

Sorumlular hesap vermeli.