Ayşenur Elmacı'nın "Sorun SASKİ mi, yoksa sistemsizlik mi?" başlıklı köşe yazısı

Yaklaşık bir buçuk aydır Karasu, adeta susuzlukla imtihan oluyor. Çeşme başında suyun akmasını bekleyen insanların görüntüsü artık şaşırtmıyor, çünkü bu manzara her yaz ayının değişmeyen fotoğrafı haline geldi. İster tarla dönüşü olsun ister işten gelen yorgun bir vatandaş… Duş almak, çamaşır yıkamak, evini temizlemek lüks hale gelmiş durumda.


Oysa bu durumu daha iki hafta önce de dile getirmiştik. Hatta her gün konuşsak bile fark eden bir şey olmuyor. Çünkü konuşmak başka, çözmek bambaşka bir meseledir. Karasu’nun yaz aylarında suyla sınanması artık kader gibi görülüyor. Peki, çözüm noktasında ne yapılıyor? Cevap net: Hiçbir şey


SORUN SADECE KARASU’YA ÖZGÜ DEĞİL
Evet, şu an dünyada ciddi bir küresel iklim krizi var. Kuraklık kapımızda değil, kapımızdan içeri girdi. Barajlar boş, göller kuruma noktasında. Sapanca Gölü’ndeki su seviyesinin düştüğünü, çekildiğini hepimiz haberlerden gördük. Kar yağışının azalması, yağmurların mevsim normallerinin altında kalması, bu tabloyu her geçen yıl daha da ağırlaştırıyor.


Bu noktada SASKİ’yi tümden suçlamak kolay. Müdürü istifaya çağırmak da öyle… Ama soruyorum: Müdür istifa edince su musluktan akacak mı? Yerine gelen yeni müdürü de bir sonraki yaz yine istifaya çağıracak mıyız? Su meselesi, bireylerin görev değişikliğiyle çözülecek kadar basit değil.


KALICI ÇÖZÜMDEN NEDEN KAÇIYORUZ?
Türkiye’de, ne yazık ki, sorunlarımızın kalıcı çözümü konusunda hep geç kalıyoruz. Karasu’nun su meselesi de bunun canlı örneği. Eylül’den sonra, havalar serinleyip gündem değiştiğinde bu konu yine unutulacak. Ta ki bir sonraki yaz aynı çileyi yeniden yaşayana kadar…


OYSA ÇÖZÜM YOLLARI BELLİ:
Kar erimesi ve yağmur sularının depolanması için sistemler kurulmalı. Baraj ve gölet yatırımları hızlandırılmalı. Yaz aylarında kademeli su kullanımı ve su tasarruf bilinci yaygınlaştırılmalı.
Bunlar yapılmadıkça, her yaz “susuzluk” başlığını tekrar tekrar okuyacağız.


BASININ SESSİZLİĞİ VE ALGI MESELESİ
“Karasu’daki su sorununu yüksek sesle dile getiren yayın organı sayısı yok denecek kadar az, SASKİ’ ye laf ettirmiyorlar” diye sosyal medyada paylaşım yapanlar var. Evet, bunu da görüyoruz. Ama mesele sadece kurumu eleştirmek değil, çözüm üretmek.
Sorunları konuşmak elbette önemli ama konuştuğumuz kadar harekete de geçmeliyiz. Yoksa birilerine suç atmak, bize tek bir damla su kazandırmayacak.

HEDEF TAHTASINDAKİ İSİMLER
Şu an hedefte SASKİ Karasu-Kocaali Bölge Müdürü Ömer Babalıoğlu var. Aynı şekilde, deprem olduğunda belediyeler hedef oluyordu. Oysa çoğu zaman bu sorunlar, bir kişinin değil, sistemin eksikliklerinden kaynaklanıyor. SASKİ Karasu-Kocaali Bölge Müdüründen önce, ülkemizde pek çok kurum müdürünün hesap vermesi gereken konular var. Ama biz, en görünür olana odaklanıyoruz.

Sonuç olarak, Karasu’nun su sorunu, yalnızca SASKİ ya da tek bir kişinin yetersizliğiyle açıklanamaz. Sorun çok daha büyük, çok daha köklü. İstifa çağrılarıyla, sosyal medya tartışmalarıyla değil; uzun vadeli, bilimsel, planlı projelerle çözülür.

Kalıcı çözüm şart. Yoksa gelecek yaz, yine aynı başlığı atar, yine aynı cümleyle bitiririz:
“Kalıcı çözüm gerekli der, susarız…”