Sene 2000 küsür, Karasu sahilinde erozyon başlamış, limandan doğu yönüne doğru sahil gün be gün eriyor. O zamanki tahta barakalar, betonarme yapılar birer birer Karadeniz’e gömülüyor. O zamanlar biz üniversitedeyiz çok da devlet, protokol, siyaset işlerine vakıf değiliz. Bugün duyumlarımıza göre Turhan Pişkin’in yazdığı binlerce sayfa dilekçe ile dalgakıranların yapımına başlanmış ve sahil Akkum mevkiine kadar can çekişe çekişe bugünkü haliyle kurtarılmış.

Derken sene oldu 2021 ve Akkum mevkiinde de ciddi bir erozyon başladı. Malumunuz son dalgakıranın bulunduğu yerden doğu yönüne doğru yine bir erozyon krizi yaşadık. Bu yıl daha da beterini yaşayacağız.

Geçen yıl yerel idareciler, siyasiler geldi ve erozyon bölgesinde açıklamalar yaptı. Gücü yetecek, yetmeyecek kim varsa her cenahtan “halkın yarasına” merhem olmak için konuyla alakadar olmaya çalıştı.

O dönem de yazdım. Siyasetçinin işi bu. Çözüm bulamasa da konuyla alakadar olmak ve diğer siyasi ile kurumları uyandırmak işi… Gücü yetsin yetmesin, halkın yanında, kamunun yanında olmak siyasetçinin işi.

Muhalefetin zaten fiili olarak ne konumu ne de sahip olduğu imkanlarca yapacak bir şeyi yok. Yapabileceği tek şey, iktidar kanadını harekete geçirmek ya da kurumların kımıldamasını sağlamak. İktidar gücünün ise böyle bir mazereti yok.

Cumhur İttifakı’nın ana ortağı, Büyükşehir Belediye Başkanı, Karasu Belediye Başkanı ve İl Başkanı ile erozyon bölgesine en son gelen heyet oldu. Ve o gün bu işi kendilerinin yapacağını belirtti. “Bizim işimiz” dedi. Küçük ortağı ise “Yaparsa Cumhur İttifakı yapar” diyerek muhalefete “Boş siyaset yapma” tavsiyesinde bulundu, “Size buradan ekmek çıkmaz” mesajı verdi.

Basının işi iktidar-muhalefetin arasında yaşananlar değil. Bizim işimiz, verilen mesajların arkasında durulması gerektiğini hatırlatmak. Bu 12 milyon liralık sahil projesinin tek dertleneni basın olarak biz miyiz merak ediyorum. Akkum sahilinin tek dertleneni basın mı cidden?

Değerli muhalefet, kış geliyor. İktidara ve devlete anlaşılan gerekli baskıyı kuramadınız ve dalgakıran ihalesi bile yapılamıyor. İktidar kanadı, siz de övündüğünüz gücü kullanamadınız. Karasu sahili ve sahil projesi elden gidecek. Yolun güneyinde kalan yapılar dahi gidecek. Umurunuzda mı değil?

Turhan Pişkin ağabey. Sana sesleniyorum. Ne muhalefet ne de iktidar ortakları bu işi beceremedi. Allah aşkına gel de nasıl o binlerce sayfa dilekçeyi yazıp ön ayak olduysan mevcut dalgakıranlara, şu Akkum’u da kurtaracak baskıyı yap DLH’ye. İttifaklar da siyaset yapsın. Yoksa yapsınlar da görevlerini, çözsünler dalgakıran meselesini de ben utanmaya razıyım bu satırları yazdığım için.

ÖRNEK ESNAFA TEŞEKKÜR

Pazar günü Akkum mevkiinde akşam saatlerinde denize giren dört kişiden ikisi kaybolmuştu. Biri 2 saat sonra Sahil Güvenlik ekiplerinin titiz çalışması ve cankurtaran kardeşlerimizin gönüllü desteği ile bulundu. Bu satırları yazarken olayın üzerinden 24 saat geçmiş olmasına rağmen bulunamamıştı.

Sahil Güvenlik, 112 sağlık, AFAD, itfaiye, polis ve cankurtaran ekipleri gece saatlerine kadar hayat nöbeti tuttu ve bir yaşam belirtisi aradı. Bu olayın yaşandığı konumda bulunan Cafe De La Mösyö adlı işletmenin sahibi Fatih Sevencan, ekiplere en örnek teşkil edecek desteği verdi.

Bu yazılmaz belki, söylenmez ama Allah görüyor, biliyor zaten. Sırtında üniforma, elinde telsizi olan her personelin ihtiyacını karşıladı Fatih Bey. Ne suyu ne çayı be yemeği hesap etmedi. Ekipler soğukta işini yaparken Fatih Bey, ne verebiliyorsa verdi ve ödemek isteyeni bir dövmediği kaldı. İşin şakası bu tabi. Kendisine kocaman bir teşekkür etmek istiyorum. Dahası var, biz de kalsın. Cafe De La Mösyö’ye ekiplere verdiği ikram ve destek için basın olarak bizden teşekkürler.