Beyza Bayraktar'ın "Adını koyamadığınız davranış biçimi manipülasyon" başlıklı köşe yazısı

Bugünkü yazımda, belki de hayatınızda sıkça karşılaştığınız ama adını koyamadığınız bir davranış biçiminden bahsetmek istiyorum Manipülasyon.

Manipülasyon, çoğu zaman masum görünen bir şakayla ya da “Ben senin için her şeyi yapıyorum” gibi bir sözle başlar. Ama asıl sinsi hali, kendinizi sürekli açıklama ihtiyacı içinde bulduğunuzda, her konuşmadan sonra kendinizden şüphe etmeye başladığınızda ortaya çıkar. Eğer “Acaba ben mi yanlışım?” diye sorgularken bulursunuz kendinizi. Manipülasyonu fark ettiğinizde “Onu anlamak zorunda değilim, ama kendimi korumak zorundayım” diyebilmelisiniz.

Manipülasyon; kişinin kendi ihtiyaçlarını açıkça ifade edemediği, reddedilmekten korktuğu için dolaylı yollarla karşı tarafa kabul ettirmeye çalıştığı bir gizli güç oyunudur. Genellikle “hissettirme” yoluyla ilerler. Açık açık söylemez, ima eder. Çünkü manipülasyonun temelinde açıklık değil, kontrol vardır.

Manipülasyonun sinsiliği

Manipülasyonun en tehlikeli yönü, sevgi kılığına bürünmesidir. İlk bakışta ilgi, şefkat, hatta fedakarlık gibi görünür. “Ben senin için her şeyi yaptım” cümlesi de tam olarak bu illüzyonun parçasıdır. Dışarıdan bakıldığında sevgi gibi durur ama içerdiği asıl mesaj şudur:

“Bu kadar şey yapmama rağmen hala bana istediğim gibi davranmıyorsun.”

Yani aslında bir duygusal borçlandırma vardır. Sevgi, koşulsuz bir duyguyken; manipülasyon, sizi "borçlu", "yetersiz" ve "nankör" hissettirmeyi hedefler. Bu noktada yapılan fedakarlık bir armağan değil, bir kontrol aracına dönüşür. İyilik gibi sunulan her şeyin sonunda bir beklenti vardır: Sadakat, boyun eğme ve suçluluk.

Manipülatörler çoğu zaman geçmişlerinden kırılgan hikayelerle gelirler. “Kimse beni gerçekten sevmedi”, “Ben hep terk edildim” gibi ifadelerle sizi bir “tamamlayıcı” ya da “iyileştirici” role sokarlar. Bu, başta masum ve dokunaklı görünür. Ama siz bu hikayeye inandıkça ve "onu iyileştirme" görevini üstlendikçe, duygusal tükenmişlik kaçınılmaz olur. Çünkü bu hikayelerin çoğu değişmek isteyen biriyle değil, sizi yavaş yavaş sorumluluk altında ezmek isteyen biriyle karşı karşıya bırakan bir yapıya dönüşür.

Siz ona sınır koyduğunuzda ise doğrudan bir cezalandırma yaşamazsınız. Bu kişiler açık çatışmadan kaçınır; bunun yerine soğukluk, ilgisizlik, geri çekilme gibi tepkilerle sizi duygusal olarak geri adım attırırlar. Bu, "Sınır koyarsam onu kaybedebilirim" düşüncesini içinize işler. İlişkinin başında genellikle size hayranlık duyarlar. Sizi "farklı", "özel", "anlamlı" ilan ederler. Ancak zamanla bu iltifatlar yerini ince suçlamalara bırakır: Eskiden böyle değildin, sen çok değiştin, artık bencil biri oldun.

Böylece sizi hem kendinize hem de davranışlarınıza yabancılaştırırlar. Ne hissettiğiniz, neye ihtiyaç duyduğunuz artık önemli değildir. Önemli olan onların beklentileridir. En sinsi kısmı ise şudur: Kendi gerçekliğinizi sorgulatırlar. Size “Sen geçmişin travmalarından dolayı böyle yapıyorsun”, “Bu senin kişisel sorunun” gibi cümleler kurarak sizi bir terapi süreci başlatmaya değil, kendinizden utanmaya zorlarlar. Bu noktada artık sınır koymak değil, “Acaba ben yanlış mı yapıyorum?” diye düşünmek başlar.

Ve en sonunda konuşmaya çalıştığınızda yüz ifadesi değişir, sessiz kalır ya da alay eder. İhtiyacınızı dile getirdiğinizde “abarttığınızı”, “küçük meseleleri büyüttüğünüzü” ima eder. Böylece bir şey söylemek cesaret ister hale gelir. Çünkü konuşmak artık bir anlaşılma değil, pişman olma eylemi olur.

Tüm bunlar manipülasyonun en derin yüzünü oluşturur: Sessizdir, görünmezdir ama yıpratıcıdır. Açıkça saldırmaz ama duygusal bütünlüğünüzü yavaş yavaş aşındırır. Size “çok seviliyormuşsunuz” hissi verirken, özsaygınızı, özdeğerinizi ve gerçekliğinizi elinizden alır.

Unutmayın gerçek sevgi can yakmaz

Manipülasyon sizi yavaş yavaş tüketir, sevgi gibi görünür ama içinde denge değil, kontrol vardır. Gerçek sevgi, sizi küçük hissettirmez, yormaz, susturmaz.

Kendinizi korumak, iyileşmenin ilk adımıdır. Sınır koymak, karşınızdakini değiştirmese de sizi korur. Bu da özgürleşmenin en önemli anahtarıdır.

Son olarak size psikologlar arasında bilinen bir gerçeği söyleyeyim:

Çoğu manipülatör aslında içten içe çok korkar. Kontrol, terk edilme korkusuna karşı geliştirilmiş bir savunma mekanizmasıdır. “Beni bırakma” diyemedikleri için, “Bensiz bir hiçsin” derler.

Manipülasyonun sesi bazen sevgi gibi çıkar. Ama hiçbir sevgi, sizi incitmez.