Ayşenur Elmacı'nın "Başladı bizim klavye delikanlıları" başlıklı köşe yazısı

Her seçim üstü, seçime yakın zamanlarda eline telefonunu alan önüne bilgisayarını alan başlıyor klavyeden delikanlılık yapmaya.

Onlarca defa yüz kızartıcı işlere kalkışacaksın, ilçede pisliklerin, ahlaksızlıkların konuşulacak hala utanmadan sağa sola pislik atmaya çalışacaksınız. Yok öyle bir dünya, insanlar kimin ne olduğunu, kimin ne yapmaya çalıştığının farkında artık.

Bırakın insanları kendi haline diyorlar bize. Öyle bırakılmıyor. Biz de farkındayız kimin ne olduğunun ama kimseye hakaret etmiyoruz. Kimsenin de arkasından atıp tutmuyoruz.

Bırakın o klavye delikanlılığını, bu işler klavyeden Facebook’ta yazı yazmaya benzemiyor.

Sizden olmayan herkese düşman gözüyle bakmayı bir kenara bırakında insanca nasıl yaşayabiliriz onu düşünün ve hayata geçirin.

Karasu’da atmosfer her gün farklı.

Kimse kimsenin yüzüne karşı bir şey demiyor, diyemiyor. İnsanların arkasından konuş babam konuş. Sonra ne mi oluyor? Menfaat uğruna dik duruş sergilemeden aynı gün küfrettiği kişi ile ertesi gün aynı masada oturuyorlar.

Hayat çok garip!

Bazen acaba ‘ben de mi bir hata var?’ diye sorguya çekiyorum kendimi. Ama kendimde bir hata bulamıyorum. Asla hatasızım demiyorum. İllaki hatalarım var ancak ben bir insandan hoşlanmıyor, hal ve hareketleri bana itici ve gereksiz geliyorsa ben o insana bunu gönül rahatlığı ile derim.

Yanlış yapıyorsa, bunu yanlış yapıyorsun derim. Kızıyor mu, beni siliyor mu, artık benimle çalışmıyor mu? Gram umurumda olmaz.

Kimseye zorla da reklam girmedim, zorla da haber yaptırtmadım. İçim de gönlüm de çok rahat. Bu yüzden eleştiri yaparken her taraftan bakın ve eleştirinizi ona göre yapın olur mu?

Ben hep kaybeden taraftayım ama hep dik duruşumla arkamdan hiçbir şey dedirtmeden gönül rahatlığım ile yaşamımı ve işimi sürdürüyorum. Öyle olmaya da devam edeceğim.   

Benimle olmak isteyenler zaten benimle. Olmak istemeyen kalemimi satmamı isteyenlere de boyun eğmedim. Herkese layıkıyla yolu gösterdim. Gitmek isteyen gitti.

İlçe de bizim yaptığımız işi, bizim harcadığımız emeği harcamadan, hiçbir gideri olmayan kendini halka gazeteci diye lanse edip eline telefonu alan, basın ilana bağlı olmadan, vergi levhası olmadan bu ilçede ön plana çıkmaya çalışıyor.

Birde yönlendirici olmaya kalkmıyor mu hepten geriliyorsun. Ama bu bizim değil yöneticilerin hatası. Bu ilçe sağlamla çürüğü ayırt edemiyor.

Bu sadece basınla alakalı bir durum değil, her sektörde bu sorunlar mevcut. 

Ama ne oluyor? Herkes geçiyor klavyenin başına yaz babam yaz… Sonuç herkes düşman… Yanlış olana yanlış, doğru olana doğru demediğimiz sürece zor buluruz biz eski huzuru!