Ayşenur Elmacı'nın "Karasu 500 bin gibi yaşıyor, 70 bin gibi destekleniyor" başlıklı köşe yazısı

Yaz aylarının gelişiyle birlikte Karasu yine canlandı, sahillerde adım atacak yer kalmadı, marketlerde kuyruklar uzadı, trafikte sabır testine çıktık. Üç ay boyunca ilçemiz, adeta metropole dönüşüyor.

Ancak bu yoğunluk, geride kalan dokuz ayda ne yazık ki kağıt üzerinde görünmüyor. Çünkü Karasu’nun gerçek nüfusu ile resmi nüfusu arasında ciddi bir fark var. Bu fark da belediyemizin aldığı ödenekten tutun da sağlık, güvenlik ve altyapı gibi temel hizmetlerin kalitesine kadar birçok alanda bizi etkiliyor.

Yazlıkçılar… Onlar Karasu’yu seviyor. Her yaz geliyorlar, denizimize giriyorlar, sokaklarımızda dolaşıyorlar, lokantalarımızda yemek yiyorlar, evlerinde konaklıyorlar. Bunu görmek güzel, ancak şunu da unutmamak gerekiyor,

Bir ilçenin büyümesi sadece gelen tatilci sayısıyla değil, kalıcı nüfusuyla ölçülür. Çünkü merkezi yönetimden belediyelere aktarılan ödenekler, sadece kağıt üzerindeki nüfusa göre belirleniyor. Yani yaz aylarında Karasu’nun gerçek nüfusu yüz bini aşsa da, eğer bu kişiler ikametgahlarını buraya almadıysa, Karasu hala 60-70 bin nüfuslu küçük bir ilçe gibi görülüyor.

Bu durum belediye hizmetlerinde de doğrudan hissediliyor. Yolların onarımı, çöp toplama, altyapı, çevre düzenlemeleri, sosyal hizmetler, park ve yeşil alan düzenlemeleri gibi belediyenin temel görevleri, nüfusun üçte birine göre alınan ödenekle, yazın üç kat fazla nüfusa sunulmaya çalışılıyor.

Ve işin garibi, en çok şikayeti de yazlıkçılar yapıyor. "Çöp toplanmamış, yollar bozuk, sinek var, parklar bakımsız" diyorlar. Haklılık payları yok demiyoruz, illaki var. Ama bu hizmetlerin kalitesi, doğrudan belediyenin kasasına giren bütçeye bağlı ve o bütçeyi belirleyen şey, Karasu’da üç ay kalıp da ikametini başka şehirde gösterenlerin rakamları değil, sadece burada yaşayanların resmi varlığı.

Bu noktada Karasu Belediyesi’ne ve ilçe yöneticilerine büyük görev düşüyor. Bir bilinçlendirme kampanyası şart. İkametgahlarını Karasu’ya almak isteyenler için rehberlik edici bilgilendirmeler yapılmalı. Emlakçılar, site yöneticileri, mahalle muhtarları işin içine dâhil edilerek teşvik edici yöntemler geliştirilmelidir. Bu insanlar zaten Karasu’yu seviyor, ev almış, yazın burada yaşıyor, çocuklarını buradaki plajlara götürüyor. O halde neden Karasu’ya katkı da bulunmasınlar?

Ayrıca sadece yazlıkçıların değil, Karasu’nun yerlilerinin de bu konuda bilinçlenmesi gerekiyor. Gönül ister ki burada doğan, büyüyen her birey Karasu’nun kalkınması için üzerine düşeni yapsın. Belediyeye sadece eleştiri getirmekle yetinmeyelim, destek olalım. Bugün ikametgahını Karasu’ya alan her birey, sadece bir kağıt üzerindeki değişiklik yapmış olmuyor; aynı zamanda ilçemizin geleceğine yatırım yapıyor.

Yaz sezonu kısa. Belki üç ay sürüyor ama belediye hizmetleri 12 ay devam ediyor. Yollar kışın da bozuluyor, çöpler kışın da birikiyor, altyapı sorunları yıl boyunca devam ediyor. Ancak gelirlerimiz, sadece yazlıkçılar gidince ortada kalan kısıtlı nüfusa göre geliyor. Bu denklem sürdürülebilir değil.

Sonuç olarak Karasu’nun büyümesi, gelişmesi, hak ettiği hizmetleri alabilmesi için yazlıkçıların ikametgahlarını Karasu’ya alması bir zorunluluktur. Bu bir vatandaşlık görevidir. Karasu'yu sadece tatil beldesi değil, bir yaşam alanı olarak görmeye başladığımızda, gerçek kalkınma da o zaman başlayacaktır.

Yazlıkçıysan da sorumluluğun var Karasu’yu unutma!

Unutmayalım: Karasu sadece yazın değil, her mevsim güzeldir. Ve bu güzelliği yaşatmak hepimizin sorumluluğudur.