Pazartesi günü itibariyle okullar açıldı açılmasına ama kronik rahatsızlıklarıyla beraber elbette. Bu yıl da geçen yıl olduğu okul kapılarına güvenlik personeli verilmedi. Yanı bu yıl da okul girişleri Allah’a emanet…

Allah’tan hizmetli kadrosu açıldı ve İŞKUR üzerinden 9 aylık görevlendirmeler yapıldı. Karasu’da başta merkez olmak üzere kırsal mahalle okullarına dahi hizmetli verilmeye çalıştığını biliyoruz. Fakat okullara bir hizmetli görevlisi ne kadar yeterli olur bilinmez. Bazı okullarda memur kadrosunda hizmetliler mevcut fakat yemek dağıtan müdür, çöp döken müdür yardımcıları da olmuştu geçen yıllarda hatırlayalım.

Bu yıl, merkezdeki büyük okullara birer tane daha hizmeti görevlisi verilmeye çalışılacağı da aldığımız duyumlar arasında. Fakat en önemli, en kritik yer olan okul kapılarına güvenlik görevlisi verilmemesi yine büyük sorunları beraberinde getirecek.

Anlaşılan bu yıl da okul aile birlikleri tarafından özel güvenlik personeli tutulacak ve maddi yükü okullara binecek. Bazı okullar da maliyetin bir kısmını kantin işletmecileriyle paylaşacak. Okulların zaten tek geliri kantin kirası, buradan hangi gediklerini kapatırlarsa onu kapatmaya çalışan okullara bir de güvenlik görevlisi maaşı yükü gelince devreye maddi yardımlaşma haliyle giriyor. Her şeyi devletten beklememek lazım sanırım…

BARAJINIZ HAYIRLI OLSUN

Sakarya Büyükşehir Belediyesi ile SATSO arasında atılan imzalarla Darıçayırı’na yapılacak olan baraj için resmi bir adım daha atıldı. Büyükşehir Belediyesi tarafından servis edilen ve bizim de yayınladığımız haberlerin hiçbirinde “Karasu” ibaresi kullanılmaması dikkatimi çekmişti. “Sakarya Darıçayırı” ibaresi özellikle seçilmiş olmalı ki verilmek istenen mesajı anlayana.

Projenin ilk basamağına dair haber servis edildiğinde “Darıçayırı” ibaresini görünce yanında Karasu’yu aramıştım ama ne hikmetse görememiştim. “Acaba Sakarya’da başka Darıçayırı mı var?” dedim kendi kendime. Malum her büyük proje Sakarya’nın güney ilçelerine yapılıyor neticede.

Haritadan yerine baktığımda zar, zor anladım Karasu Darıçayırı Mahallesi olduğunu. Haber içeriğine baktım, yine Karasu’ya dair bir işaret yok. Kaynarca, Ferizli, Söğütlü… Suyu, elektriği bu ilçelere gidecek. Peki SATSO işin neresinde? Üç ilçenin içme suyu ve bu ilçelerin OSB (organize sanayi bölgesi) yerleşkelerinin elektriğini karşılayacağını anlamış olduk.

Malum Karasu’nun içme suyu Çamdağı’nda… O nedenle kendi topraklarımızdaki barajdan bize su yok yakın vadede. Elektriğe de ihtiyacımız yok çünkü ilçemizin OSB’si yok. Liman var OSB yok, yuh vallahi bize.

İnternet medyası olmamış sebebiyle haberlere tepki ve dönüşler anında oluyor. Baraj haberinin altına da yorumlar gelmeye başladı. Ortak tepki, Ortaköy barajının devam eden sorunları ve barajın faaliyete geçememesi. Haliyle vatanda aynı karamsarlığı bu baraj yapımından da bekliyor. Ne diyelim, topraklarımızda kurulacak olan BARAJINIZ hayırlı olsun.

AFFINIZA SIĞINARAK TEŞEKKÜR EDİYORUM

Size haber, bilgi vermek amacıyla işgal ettiğimiz bu köşemizde kişisel hususlara kolay kolay yer vermemeye çalışıyoruz. “Sizin derdiniz bizim, bizim derdimiz ise sadece bizim” düşüncesiyle ilçemizin ve ilçemize yansıyan genel sorunlara yer veriyoruz ki, hizmet ettiğimiz Karasu halkına ait olan bu köşemizi kendi sorunlarımızla meşgul etmeyelim.

Fakat ilk defa kişisel bir husus için bu köşede affınıza sığınarak bir iki kelam yazmak istedim. Konu da aslında sorun değil bir teşekkür. Malum, toplum olarak sosyo-psikolojik bir çöküntü içerisindeyiz. Beraberinde sosyo-ekonomik çöküntü de var ve asıl sebep de bu zaten.

Ülke genelinde ve ilçemizde para dolu çanta bulan, poşette para bulan, cüzdan bulan ve bunları sahiplerine teslim eden vatandaşların haberlerini okuyoruz. Dinimizin emrini uygulayan vatandaşları görünce şaşırıyor ve haber yapıyoruz. “Aaaa nasıl olmuş da cep yapmamış, onurluymuş helal olsun” diyerek. Trajikomik bir olay aslında bunu söylemek.

Şimdi bu yanlış algıya istinaden bizim de başımıza gelen durum karşısında biz de teşekkürü bir borç bildik. Pazartesi günü okullar açıldı ve Karasu Atatürk Anadolu Lisesi’nde düzenlenen programa iştirak ettik. Program öncesi de haber müdürümüz Esra Angün, okulda telefonunu düşürdü.

Fark ettiğinde de kaygılandı. Çünkü muhtemelen bulan kişi alışık olmadığımız (!) hal üzere cep yapabilirdi. Ne üzücü ki maalesef ülkemiz bu halde. Yoksa hiçbir öğrenciyi zan altında bırakmak değil. Derdimiz telefon da değil. İçerisindeki kurumsal hesaplar, kurumsal WhatsApp hesabı, telefonda şife yok. Kötü niyetli biri, kurumsal olarak bizi çok zor durumda bırakabilir.

Durumu Okul Müdürü Yusuf Yudasucu’ya ilettik ve ne yapabiliriz diye fikir aldık. Kendisi, “Bizim okulumuzda aksi durum yaşanmaz” dedi. Defalarca aradığımızı ama telefonun cevap vermediğini söyledik. Biri alsa telefonu muhtemelen kapatır. Ama okul içerisinde de yok telefon ve zil sesi de açık. Düşse, sesi duyulur. Kafamız karıştı. En son “Güvenlik kameralarına bakalım” dedik alan olduysa.

Neticede telefonun bulunduğunu ve bir öğretmenimizin dolabında kilitli tutulduğunu öğrendik. Hatta öğretmenler odasındaki bir hocamız da “En az 20 kere çaldı, biz de kimin bu telefon diyoruz” deyince güldük.

Niyetimiz kimseyi ve diğer okulları itham etmek değil ama 520 öğrencinin olduğu Atatürk Anadolu Lisesi’nde yaşanan bu olayda gördük ki, her biri pırlanta gibi öğrenciler ve bu öğrencileri yetiştiren öğretmenlerin olduğu bir okulumuz var.

Yusuf Hoca’nın dediği gibi “Bu okulda öyle şeyler olmaz, kimse almaz endişeye mahal yok” dediği gibi de olmuş. Ülkemizin bu tür çocuklarımıza ve yetişkin bireylere ihtiyacı var. Affınıza sığınarak ve şahsi bir olay için bu köşeyi işgal ederek; müdürümüze, öğretmenlere ve öğrencilerimize teşekkür etmek istiyorum. Bulan kişinin alacağı düşüncesine kapıldığımız için de hem ülkemizin halinden hem de kendi şüphemizden utandık yalan yok…