Selman Yümnü'nün "Aklı olan delirsin" başlıklı köşe yazısı

Son dönemde yaşamış olduğumuz ekonomik kriz ile birlikte hayatımıza birçok yeni kavram girmeye başladı. Bunlardan son ikisi ise ‘Skimpflasyon’ ve ‘Shrinkfilasyon’. Ülkece ekonomi lisans eğitimimizi tamamladık ve artık yüksek lisans seviyesinde eğitim almaya başladık.

İlkokul çocuğunun kantinden alamadığı simitten 80 yaşında hayatının son baharında aldığı emekli maaşı ile hayatını sürdürmeye çalışan her bir birey ekonomik sorunlarla boğuşuyor.

Hayatımıza son giren iki kavramın daha kolay anlaşılmasını sağlamak için önce tanımlarına ve sonrasında örneklerine bakalım.

İlk olarak “Skimpflasyon nedir?” diye bir bakalım. Ürünün kalitesini düşürecek şekilde içeriğinin değiştirilmesi ve aynı fiyata satılması. Ürünün fiyatı değişmeği için enflasyona etki etmemiş görünüyor; ancak bu gerçek değildir. Tüketiciler yani bizler aynı fiyata daha kötü bir ürün aldığımız için kaybeden oluyoruz. Skimpflasyon örneği olarak X marka bir 12’li 4 katlı bir tuvalet kağıdını 100 liraya aldık ve bir ay sonra aynı X marka ürünün 12’li tuvalet kağıdının 3 katlı olarak satılmaya başladığını ve fiyatının yine 100 liraya satılıyor olduğu ile karşılaştık. Her ne kadar fiyat etiketine baktığımızda bir değişiklik olmasa bile kalitesi değiştiğinden dolayı enflasyonun bir gizleme şekli olarak karşımıza çıkıyor. Başka bir örnek verecek olursak her zaman satın aldığımız bir tereyağının artık yüzde seksen tereyağı yüzde 20 margarin karışımı ile satılmaya başlandığı ile karşılaşıyoruz. Fiyat aynı kalsa bile daha kalitesiz bir ürün ile karşılaştığımız için tüketiciler olarak bizler yine kaybetmiş oluyoruz.

Shrinkflasyon ise bir ürünün fiyatı aynı kalırken miktarının azalması anlamına gelmektedir. Fiyat değişmediği için enflasyon yok görünse de tüketiciler yani biz aynı paraya daha az ürün aldığımız için yine kaybeden oluyoruz. Gizli zam yöntemi olarak daha çok gramajı ile sürekli oynanan ekmek fiyatlarında karşımıza çıkan bu durum aslında birçok üründe de raflarda kendini gösteriyor. Eskiden marketlerde peynirler 1000 gr şeklinde satılırken son dönemlerde 800 gr ya da 700 gr olarak karşımıza çıkıyor. Yine cips poşetlerindeki görünüm olarak değişmeden raflarda boy gösterse de gramajı düşürüldükçe paketlerdeki hava miktarı artmaya devam ediyor.

Aslında ucuza yediğimizi sandığımız ürünlerde eğer bu tür şark kurnazlıklarına dikkat etmez isek asıl yediğimiz şeyin kazık olduğunu bilelim.

Bu kadar kavramlar içerisinde boğulmaya gerek yok aslında. Atalarımızın skimplasyon için ‘UCUZ ETİN YAHNİSİ YAVAN OLUR’ sözünü de kullanabiliriz.

Shirikflasyon için ise yine atalarımızın ‘UCUZ ALAN PAHALI ALIR’ sözünü kullanabiliriz.

Asıl sorun böyle bir coğrafyada, uğruna savaşlar verilen Mezopotamya da, üç tarafı denizlerle çevrili bu vatanda özel uğraşlar verilse insanlar ancak bu kadar muhtaç duruma getirilebilirdi.

Öğrencisinden öğretmenine, işçisinden memuruna, esnafından emeklisine hiç kimsenin mutlu olamadığı şu dönemde en iyisi görmezden gelip deli taklidi yapmak ruh sağlığı açısından en doğru seçenek gibi duruyor.

Bu sıkıntılı süreçten sağlam çıkabilmek için AKLI OLAN DELİRSİN.