Aybüke Yıldız'ın "Bir kavanoz mühürlenmiş şiir" başlıklı köşe yazısı

Ruhum kayboluyor ve bedenimi zehirliyor

Yaşanması gerekenler yaşanır.

Kendimi seçmeliyim, mutlu olmadığım iş kalbimden hatta enerjimden götürüyor. Mesela benim ruhumun kaybolması.

Yeniden değil, zamana bırakmak gerek.

Evet dört yılın sonunda istifa ettim ve bu baskıları bana yapan yöneticiye hakkım helal değil. Zaman dolmuştu.

İhanetin affı yoktur. Başka şehirde bana iyi gelir mi? mesela kafamın içindekiler falan filan ama herkesin dilinde sen halledersin, sabır etmelisin, önce başka iş bulsaydın falan filan

Evet kira ve faturalar var değil mi? Kimse görmüyor ruhumun kaybolması bedenimi zehirliyor

Kötü günler geçer.

Rüzgar tenime ait değil. Saçlarım oldukça kısa. İnanıyorum hayatım kalbim gibi olacak sadece bazen cesaretimi kaybetmem gerekiyor. Arada ağlamak iyi geliyor ama nefesimin daralması epey yük.

Aşk meselesi gündem değil. Ben şair kalmalıyım ama bir şiir bir ekmek etmiyor bu devrin zihniyetlerin de oysaki benim hayatım şiirler, kelimeler hatta kitaplar.

Yeni yazılar ama hırpalanmış kelimeler

Rüzgar var ama neden ise yabancı, ilham biraz köreldi ve kaçtım.

En çokta şiirlerim kavanozlara koyulup mühürlendi.