Aybüke Yıldız'ın "Kıyı" başlıklı köşe yazısı

Şairin aşka olan inancını çaldınız.

Kalbinizi iyi tanıyın en son gece siz onun ile baş başa kalıyorsunuz başka suretler için kırılmasına müsaade etmeyin.

Çiçekler yalan söylemez. Şiirlerimi unutuyorum, dünya sevmeyi bilmeyen aciz insanlar ile dolu. Güzel sevin ve geç kalmayın ben geç kaldım şair oldum.

Kalbiniz bu sabah gökyüzüne denk gelsin, içinizdeki deli serçeleri özgür bırakın kendine inan hatta kendine kocaman sarıl ümitleri bir bir kağıtlara yaz.

Sırtını gökyüzüne daya ve nefes al ver, savaşmaya çalış umut et ve en çokta hayalle…

“Kaldı mı göğe balonlar poyraz” dedi bana…

Ne demişti şair. Sen koksa yine saçlarım ama giden sendin kalbimden bütün yalanlar ile…

İçimdeki enerji güneşe tutkun.

Eğer bir gün başka bir kadına aşık olabilirsen. Onu çok sev demiştim. Sevdin mi başka bir teni...

Aşk şiirlerin bel kemiğidir.

Bazen kurgu evet bazen de saçmalık. Neleri anlattığımız bizim kafamızda ama sizin algılayabildiğiniz kadardır aslında.

Vicdanını kaybeden insan, çocukluğunu unutmuştur…

Çok kaçtığım suretler var, önüme biriken kara kanlı kuşlar, duyduğum her bir ses içimdeki öfkem zihnimdeki zırvalıklar kaçmaya korktuğum yazdıklarım.

Onca yazılmışlıklar kaybedilen krallıklar, anlatamadıklarım tabi falanlar filanlar ama neden ise içim boş benim zihnim bir prangalanmış gibi hiçbir şeyi anlamıyorum hatta yazamıyorum yok olmuş gibiyim duyuyorum ama algılayamıyorum bedenim yavaş yavaş çürüyor ve buna ben izin veriyorum kaçamıyorum kalbimi kurutan insanlardan…