Muhsin Turhan'ın "Neremiz doğru!" başlıklı köşe yazısı

Yıllar önce bir lisede veli toplantısında konuşma yapmıştım!

Konuşmamda çocuklarımızın durumunu özetledim. Sadece erkek çocuklar değil kız çocuklar bile sokakta, parkta dövüş ediyor birbirlerine ağıza alınmayacak küfürler ediyorlar.

Dün koskoca bir spor kulübü başkanı sahada hakem dövüyorsa bu gençlik neler yapmaz. İnan'ın yıllardır küfür yüzünden hiçbir maça gitmiyorum.

Sadece bir hafta içinde Sakarya'da babasını öldüren genç, kaynanasını öldüren damat, kendini asan genç, yine dün parkta yanındaki kadını silahla rehin alan bir genç ikna edildi elinden silah alındı.

Dün doktora gittim zaten.

Filistin savaşı savaştaki vahşet bütün psikolojimizi bozdu. Ülkelerin sessizliği, halkların gamsızlığı, biz mi çok takıyoruz? Ölen çocuklar rüyalarımıza giriyor.

TV’yi izliyorum ölüm haberleri, öldürülen gencecik kadınlar, üzülmemek mümkün mü?

Yüksek tansiyonum var ilaç almama rağmen baş ağrılarım arttı. Her gün midem bulanıyor.

Gerçekten bu hayat midemi bulandırıyor.

Dün geçmiş olsun diyerek beni arayan profesör arkadaşım ‘Muhsin sen kafayı çok takıyorsun takma bu kadar bize lazımsın’ diyerek beni teselli ediyor! ‘Takmamak görmemek, susmak, duymamak mümkün mü hocam’ dedim? Dedi ki; ‘TV izleme bol bol belgesel izle. Maymun olsa şu yaşadığımız hale üzülür.’

Kime acıyacağız? Savaşta ölenlere mi? Ülkede öldürülen kadınlara mı? İntihar edenlere mi? Cinnet geçirip cinayet işleyenlere mi? Koskoca Kulüp Başkanı sahada hakem dövüyor! Olacak iş mi bu. Kararımı verdim! Bundan sonra görmeyecek, duymayacağım, konuşmayacağım, TV’de seyretmeyeceğim. Yani deli olacak umursamayacağım. Her şeye gülüp geçeceğim. Ya da dağa çıkıp ağaç kökü yiyip tek başıma her şeyden uzak yaşayacağım.

Oh gel keyfim gel!

Bana bir haller oluyor…